turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


LAİKLİĞİ SAVUNUYORUZ ÇÜNKÜ…

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

15 NİSAN 2022

Laiklikle ilgili mangalda kül bırakmamak bir yana bu anlayışın savunulmasındaki içtenliği elbette sorgularız. Önce işe mecliste milletvekilleri bulunan partilerden başlayalım.

Bildiğiniz gibi Meclisten Diyanet Akademisi Yasası geçti. Bu yasaya oturuma katılan 22 CHP Milletvekili, 12 İyi Partili Milletvekili, 10 HDP’li evet oyu verirken TİP’in 4 Milletvekili ise oturuma katılmayarak hiç oy kullanmadı. Görüldüğü gibi TBMM’de bulunan az sayıda muhalefet milletvekili evet oyu verdiler. Geriye kalanlar ise katılmadıkları için laikliğe ve Eğitim Birliği Yasası’na indirilen darbeyi görmemeyi yeğlediler.

Bu yasa ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı bir akademi kurarak laikliğe açıkça aykırı bir oluşuma gidildi. Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün ise görev alanları genişletilmiş oldu ve böylece Diyanet Akademisi Yasası Anayasa’daki laiklik ilkesine karşın Öğretim Birliği Yasası’nın ruhuna Fatiha okunmuş oldu.

Yapılmak istenen nedir?

Ülkemizde tarikat ve cemaat, dini dernek ve vakıflarca işletilen kimi okul ve medrese benzeri anlayışa yasal ortam hazırlanmaya çalışılmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün görevleri Anayasa’ya ve mevcut yasalara karşın genişletilmek istenmektedir.

Oysa toplumumuzun en önemli garantisinden birisi laikliktir ve laiklik ilkesi ortadan kalktığında yaşanacak karmaşayı ve hemen tüm kesimlerin yaşam hakkı da içinde bütün hakları gasp edilecektir.

İşte bu yüzden geçirilen bu yeni yasa Mecliste grubu bulunan partilerce iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine götürülmeli, devamında ise bu konudaki duyarlılıklar geniş halk yığınlarıyla paylaşılarak halkımızın yasa ile ilgili olarak aydınlanması sağlanmalıdır.

Bu konuda işin neresinden tutsak elimizde kalmaktadır. Kimse laiklikle ilgili Devrim Yasaları’nı ve 10 Nisan Laiklik Günü’nü aklına bile getirmemiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Belediyeler Birliği arasında işbirliği protokolü hangi nedenle imzalanmıştır, bundan sonra din adamları belediyelere dini danışmanlık hizmeti mi sunacaktır?

Ülkemizde kendi dallarında eğitim almış sayısız gencimiz iş bulamaz iken hangi akla hizmetle eğitimleri ve yeterlilikleri olmayan imamlar tarafından nasıl bir psikolojik eğitim verilecektir?

Belediyeler bir kamu kurumudur ve belediyelerin sorumlu olduğu yurttaşların inanç ve mezhepleri aynı olmadığı halde bu tür yaklaşım ayrımcılık yaratan bir uygulama olmayacak mıdır?

Yoksa Diyanet İşleri Başkanlığı şeyhülislamlık olarak mı bundan böyle görev yapacaktır? Tarikatların, cemaatlerin, dini dernek ve vakıfların istedikleri gibi davrandığı, dinin politikaya alet edildiği adeta tek bir mezhebin topluma dayatıldığı ortamda bizlerin sesi baş eğerek kabul etmek şeklinde mi olmalıdır yoksa geniş yığınları aydınlatarak bir karşı çıkışı mı örgütlemeliyiz?

Yaşadıklarımızın sonucu zorunlu din dersi birçok okulda dayatılmaya kalkışılmakta, kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı sıralarda oturtulması için (Bursa Mustafakemalpaşa İlçesi’nde olduğu gibi) birileri kalkıp kendi borusunu mu öttürmeye kalkacaktır? Zorunlu din dersi ile ilgili bir velinin dilekçesinin dikkate alınmaması sonucunda Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararı görmezlikten mi gelinecektir?

Kimsenin inancı kimseyi ilgilendirmez. Kimseye zorunlu din dersi dayatılamaz. Laiklik sonuçta toplumu ve bireyleri dini baskılardan korumak için var ise kim ne diye bu konuda ısrarcı davranır bu davranışların altında yatan gerçekler nedir?

İşte tüm saydıklarımızdan ve saymadığımız nedenlerden ötürü laikliği savunuyoruz hepsi bu…


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA