turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


KADINLARDAN SÖZ EDELİM

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

11 MART 2022

8 Mart öncesinde de sonrasında da kadınlarla ilgili sayısız güzel örneklere tanık oluyoruz. Sporda onlar yüzümüzü ağartıyor. Sanatta, bilimde yaşamı güzelleştirmek için alanlarda verilen mücadelelerde kadınlar en ön saflarda yer aldıklarını görüyoruz. Durum bu olunca da diyebiliriz ki kadınların bu gözü pek çıkışları topluma büyük bir moral kazandırıyor.

Bununla birlikte dinci ve gerici kesimlerde yaprak kıpırdaması şöyle dursun insanın yüzünü kızartan çıkışlara tanık oluyoruz. Bakın bu konuda gözünden ışık fışkıran Maliye Bakanı Nebati Bey ne demiş:

“... Açıkça söyleyeyim; Allah bizi erkek, sizi kadın olarak yarattı. Kadına ağır iş, kadının eline kazma kürek, iş makinesi yakışmıyor. Kadın narindir, merhametlidir, incedir, ince ruhludur. Ona sizin gibi değerli yönetici vasıfları içeren görevler daha yakışır…”

Hoş bu çevrelerden başka ne bekleyebiliriz ki? Adamların hamuru alavere dalavere ile karılmış. Öyle olmasa insanın söylediği sözü hiç değil birazcık kulağı işitir. İşitmemek için bu çevreler ideolojik karşı çıkışlarının yanında bir da başkalarını işitmemek için kulakların pamuk tıkamışlar.

Bir de şu dahiyane sözlere bakın bir de ondan sonra söyleyin ne söyleyecekseniz.

“...bir toplumu toplum yapan taşıyıcı ana nesne kadındır. Bizim nesillerimizi koruyacak, gelecek 100 yılın yöneticilerini oluşturacak kadınlardır…”

Yukarıda söylenen şeylerin değerlendirmeye alınması bile yersiz fakat bunların da çıkıp ezberlerini bozmak bizim için şart. Ne güzel bir değerlendirme. Kadını alıyorsunuz, tam da Nebati gibilerin istediği bir düzenin işlemesi için neslin devamı noktasına işi getirip dayıyorsunuz. Bu çevreler istiyorlar ki kadınlar geleceğin yönetici neslini doğursunlar, onlar da sürgit bu düzeni devam ettirsinler. Bir başka deyişle ellerinin hamuruyla Nebati Beylerin işlerine maydanoz olmasınlar. Özel mülkiyet tutkunlarının kadın sorununu buraya dayamalarının da nedenini de bilmiyor değiliz ama. Bu zihniyeti şimdiye kadar bir çaput gibi çiğneyip atan kadınlar inanıyoruz ki bu köhne düşünceleri de toplumun baş eğen düşünce sistematiğinden çıkarıp atacaklardır.

Kadınların böyle olmasını isteyen gerici bir zihniyet yok değil de bunu kapitalist sistemde bile egemen kılmanın olanağının kalmadığını hemen herkes görüyor ve biliyor. Yine de kapitalist sistem işine geldiğinde bu alanda bu düşünceleri en üst noktaya kadar salt kapitalizmin devamı için pompalamaktan an olsun şaşırmadan bu alanı genişletmek sevdasından vazgeçmiş değildir.

Kapitalist sistemde mülkiyet diye bir gerçeklik vardır. Bunun da baba soylu olması ağırlıklı bir tanımlamadır. İş böyle olunca kadınlara nasıl bir rol verildiğinin çözümlemesi zaten yapılmıştır fakat isteyenler bu gerçeği sol yazından bir güzel okuyabilirler.

Kadınların emeği çalışma yaşamından daha çok aile yaşamında ortaya koydukları emekleriyle ve karşılığını alamamalarıyla nasıl sömürüldüklerini bizler zaten biliyoruz. Ev yaşamında ortaya konulan emeğin kadınlar ve kız çocukları için hiçbir karşılığı da yoktur üstelik. Aksine bu işin kutsal bir görev olarak anlaşılması için her türlü dayatma söz konusu olarak yaşanır. Bu yüzden yerine göre de şiddete ve hakarete uğramanın yolu da açıktır. Bunun için bir tanımlama yapabilir miyiz diye sorarsanız elbette yaparız. Günümüzün modern köleliğidir bu.

Hani öyle ki ev yaşamını çekip çevirenler ama işsizlikle ilgili anketlere bile alınmazlar. Evde ev yaşamını ayakta tutarlar, bunun için ağır bir çalışma koşulları vardır fakat ne maaşları vardır, ne güvenceleri ne de bir kazançları. İşgücü tanımlamasında da esamileri okunmaz. Bu kesimlere ne iş yapıyorsunuz diye sorulduğunda da ev kadınıyım demeleri adettendir.

TÜİK’in Şubat 2022’de yayınladığı rakamlara göre ülkemizde 2021 yılının son çeyreğinde “ev kadını” tanımlamasına giren 9 milyon 770 kişi bulunuyormuş bunların tabi ki de tamamını kadınlar oluşturuyor.

Kadınların bir kısmını kendi işyerlerinin patronu saysak bile geriye en az 8 milyonun üstünde bir kadın nüfusu ev işlerinde hiçbir karşılığı olmadan çalışıyor ve bu kesimlere verilen rollerin gereği “ev kadını” olarak anılıyorlar. Bu ne demek oluyor Peki? Şu demek oluyor ülkemizde milyonlarca kadın yaptığı ev işlerinin karşılığında hiçbir kazanç elde etmeksizin gelecek güveninden yoksun ataerkil bir öğreti çarkının dönmesi için evde köleleştirilmiş bir şekilde eza cefa çekiyorlar.

Çalışma yaşamlarının içinde olan kadınları zaten mücadele alanlarında görüyoruz. Dışında olanların ise kapitalizmin ağır koşulları ile birlikte homurtularını ve yavaş yavaş üstlerine serpilmiş olan ölü toprağını sıyırdıklarına tanık oluyoruz. Çok uzun sürmeyecek, yaşamın dışında tutulan kadınlarda en yakın zamanda evlerinden dışarıya adımlarını atacaklar sınıf kardeşleri ile bugün olduğu gibi gelecekte kat kat bu düzenden ve bu sömürü düzeni dayatanlardan yüksek bir dayanışma bilinciyle hesap soracaklardır.

Görünen şey budur…


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA