turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


‘CUMHURİYET’İN SAVCISI’

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

05 OCAK 2022

Cumhuriyet gazetesi her fırsatta hukuki konularla ilgili olarak Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu’nun görüşlerine gazete de yer verir. Niye veriyor, falan diye sorgulamıyorum ama son yazı dizisini de dikkate alarak önemli bir konuda görüşlerimizi belirtmek istedik.

Bildiğiniz gibi 1999 yılında iktidar cezaevlerinde bulunanları F Tipi cezaevlerine aktarmak için önemli bir adım attı. Hiç kuşku yok ki F Tipi Cezaevleri bir anlamda tutuklu ve hükümlülerin yaşamdan tecriti anlamını taşıdığı için Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bizler de konu ile ilgili tepkilerimizi koyduk. Bu tepkilerin arkasından partimizi basan güvenlik güçleri partimizin bütün eşyalarını kırıp döktü ve kullanılamaz hale getirdi. Devamında ise partili iki arkadaşımla birlikte gözaltına alındık. Yargılandık ve Ankara DGM’de “Terör örgütlerine yardım yataklık” ettiğimiz savıyla 3 yıl 9 ay ceza aldık. Aldığımız cezanın nesnel kanıtları olmamasına karşın bir anlamda toplumda yılgınlık yaratmak için böyle sonuçlandığını adımız gibi biliyoruz.

Bu olay sonrası 2000 yılı içinde partimizle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kapatılma davası açıldı. Bu davayı açan Cumhuriyet Başsavcısı ise Sabih Kanadoğlu idi. Kanadoğlu’na göre partimiz F Tipi Cezaevleri bahanesiyle Ankara’da 80 gün Marksist/Leninist bir ihtilal denemesi yapmış ve böylece de suç odağına dönüşmüş bir örgüt haline gelmişti, dolayısıyla da kapatılması gerekirdi. Dava 10 yıldan uzun sürdü. Bu süre içinde de partimizin örgütlenmesi bir şekilde engellendi. Ben ve diğer iki arkadaşımın cazası ise 3 yıl 9 ay ceza almış olmamıza karşın içeri alınıp bırakılarak tam 7 yılımız heder edildi. Partimizin son kapatılma davasında savunmamızı sözlü olarak yaptık ve Anayasa Mahkemesi’nce partimizin kapatılmamasına karar verildi. Bizler de yeniden çalışmalarımızı hızlandırdık.

Burada asıl üzerinde durmak istediğim konu Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun nasıl bir hukukçu kimliği ile davranıp kapatma davası açmasıydı ki bunu unutmamız gerçekten de çok ama çok zordur. Çünkü Ankara’nın göbeğinde 80 gün Marksist/Leninist ihtilal denemesi nasıl yapmıştık ve bu eylemler sonucu nereleri yakıp yıkmıştık ki bize yönelik içinde kindarlığın ağır bastığı bir dava açılmıştı gerçekten de anlamamız olası değildi. Daha da önemlisi biz niye 80 gün böyle bir deneme yapmıştık da herhangi bir mevziyi ele bile geçirmiş değildik. Bizim bile bu deneme nasıl yapılmıştı nasıl olmuştu da haberimiz yoktu?

Bu gerçekler bir şeyi açıkça belirgin hale getiriyordu o da kurt kuzu hikayesinde olduğu gibi suyun bulandırılması suçlamasıydı ki Kanadolğlu’nun hazırladığı iddianamede açıkça durum bundan ibaretti. Dahası ve en önemlisi ise Marksist/Leninist öğretinin ‘Cumhuriyet’in Başsavcısı tarafından nasıl kriminalize edilip partimizin kapatılması isteğiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açılmış olmasıydı. Demek ki Marksist/Leninist görüşler ‘Cumhuriyet’in Savcısı tarafından suç sayılmış, partimiz bu görüşte olduğu için de suç odağı olarak görülmüştü.

Birçok konuda görüşlerini Cumhuriyet gazetesinde okuduğumuz Sabih Kanadoğlu acaba nasıl bir Cumhuriyet Savcısı’ydı ki böylesine bir gerekçe hazırlayabilmişti gerçekten de anlamak isteriz. Bu tür bir yaklaşım sistemi sahiplenmek ve onun adına davranmak değil de neydi? Sağcı partilerin hemen tamamı sermaye sınıfının egemenliğini sağlamak için politika yapmıyorlardı da ne yapıyorlardı acaba? Niye sermaye egemenliği neden gösterilerek sağ partilerin hiçbirisi için kapatma davası açılmıyordu da TSİP Marksist/Leninist görülerek ve suç odağına dönüştüğü gerekçesiyle bizim hakkımızda dava açılıyordu? Bu sorulan soruların bir yanıtı olmalıydı ama yoktu işte.

Bugüne kadar Cumhuriyet’in değerlerini savunmak konusunda aciz kalmış hangi meslekten olurlarsa olsunlar ortalığa dökülüp laiklikten, cumhuriyetten, hak ve özgürlüklerden, hukuktan vb. söz etmeye bizce hakları hiç yoktur. Yoktur çünkü bugün neyi yaşıyorsak yaşadıklarımızın çoğunun sebebi kendileridir ama şimdi sanki hiçbir şey olmamış gibi bizlere açıklamalarıyla, söyleşileriyle bir kez daha akıl öğretmeye kalkmıyorlar mı işte bunu anlamamız gerçekten de çok ama çok zordur.


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA