2021’İ HEDER ETTİK 2022 HEDER OLMASIN!
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
02 OCAK 2022
Öyle görünüyor ki 2022 yılı ülkemiz ve geniş emekçi
halkımız için çok önemli bir yıl olacak. Yığınlar bir yandan yaşam
derdine düşecek bir yandan da tepelerinde Demokles’in kılıcı gibi
sallanan iktidarla mücadele edeceklerdir. 2022 yılı ister erken
seçimle olsun, isterse iktidarın ilan ettiği gibi 2023 yılında
seçimler yapılsın ya yaşadığımız karanlığın perdesi aralanacak ya da
daha karanlık günlerin içine düşeceğiz.
Bu işin ortası yoktur.
Biz sosyalistlerin karamsarlıkla işi olmaz olmamasına da gerçekleri
de göz ardı ederek Polyanna’cılık oynamayız. Olup bitenlere
baktığımız zaman çok büyük bir tehlike çemberinin ortasında kalmış
gibiyiz. İşler iyi gitmese de neyi niçin yaptığını iyi bilen bir
iktidar söz konusu iken salt iktidarın ekonomik ve diğer pek çok
başarısızlığından yola çıkarak iktidarın gideceğini düşünen bir
muhalefet var ki bu tavrın anlaşılması hiç mi hiç olası değildir.
Pek çok muhalif milletvekillerinden duyduklarımız bizleri
şaşırtıyor. Onlara göre iktidar gidici. Ancak bu gidicilik neye
dayandırılıyor belirsiz. Öyle esnaf gezip durmayla, sızlananların
sızlanmalarını ekrana taşımayla bu işler olabilseydi tarih boyunca
tarihi değiştirenler kesinlikle sızlananlar olurdu fakat tarihte
böyle bir şeyin olduğuna tanık olunmuş değildir. Tarihi
değiştirenler ve yeniden yazanlar bu yüzden toplumsal gelişmeleri
devrimci bir anlayışla inceleyip devrimci bir şekilde değiştirmek
görevi hep ama hep sınıf mücadelelerini doğru anlayıp doğru bir
şekilde değiştirmek için mücadeleye atılanlarca
gerçekleştirilmiştir.
2021 yılına şöyle bir göz attığımız zaman neler görüyoruz neler. Din
neredeyse devlet yönetiminin belirleyicisi haline getirildi. İnce
ince dinsel ögeler öne çıkarılırken Cumhuriyet’in bütün kurum ve
kuruluşlarının da işlevleri değiştirildi. Neyi konuşsak iş getirilip
getirilip dine dayandırılıyor. Yargı var mı yok mu belirsiz hale
geldi. Ekonominin yönetilmesi bile dini caizlik üzerinden sorgulanıp
uygulanmaya başlandı. Erdoğan NASS’la bizleri uyutmaya çalışırken
emrindeki Ziraat Katılım Bankası Allah adıyla başlayan faizin
caizliğiyle ilgili bir görüşü boyayıp bizlere din adına satmaya
kalkıştır. Bundan böyle vurgunculara bizim sırtımızdan hibe kisvesi
altında paralar pompalanacak.
Bu arada ülke siyasal İslamcı kimliğe büründürülerek iktidar
piyasada oyun kuracağını sanıyor olmalı ki bu yönde bildiğimiz,
bilmediğimiz bir sürü adımlar atılmış durumda. Cumhuriyet’in ne olup
ne olmadığını bilmiyor değiliz ama AKP ve saray iktidarı eliyle
Cumhuriyet’ten geriye hemen hemen bir şey bırakılmış değil. Gündeme
bile getirilmesi önemli tartışmalar yaratması gereken ne varsa artık
bugün tartışma konusu haline getirilmiş. İktidar İslami devlet
anlayışı yolunda epey adım atmış görünüyor. İşte bütün bunlar
yüzünden getirdiklerini kaybetmeyi göze almayacak bir iktidardan söz
ediyoruz ve diyoruz ki bu iktidar birilerinin sandığı gibi kolay
kolay koltuğu terk edemez. Etmediğinde de muhalefetin elinde ne var
işte bunun hesabını iyi yapmak gerekiyor. Atı alanın Üsküdar’ı
geçmesiyle karşı karşıya kalınabilir. Tıpkı Anayasa oylamasında
Erdoğan’ın “Atı alan Üsküdar’ı geçti” dediği gibi…
Son zamanlarda KPSS’yi tartışıyor ve ne büyük haksızlıklar
yapıldığından dem vuruyoruz. Onca zamandır KPSS yok muydu? Sözlü
sınavlar gündeme niçin getirilmişti şimdi mi anladık? İktidarlar
uzun zamandır hemen devletin her kurumuna bu anlayışla personel
almıyorlar mı? Polisi, ordu mensupları ve diğer kurumda çalışanlar
işe nasıl yerleştirildi bugüne kadar hiç mi fark etmediniz de
gençlerin koyduğu tepki üzerine bu işi akıl eder hale geldiniz?
Arkadaş İslami yapılanma başlangıcından bugüne hız kesmeden devam
etti ediyor. Baksanız ya Süleyman Soylu, “Biz bir şey yapmıyoruz,
bize yaptıran Allah’tır! Allah’tır! Allah’tır!” demedi mi?
Ağızlardan tek kişilik rejim suçlaması hiç düşmüyor tamam da rejimin
İslami bir hal alması da büyük bir tehlike değil mi?
Muhalefet olanları görüyorsa hazırlığı nedir? Dün yapılan zamlar
sonrasında bırakalım yapsınlar nasıl olsa zamlar bunları zayıftır
düşüncesinin ötesinde yığınlara nasıl bir güvence veriyor? Ya da
verebiliyor mu?
Sonra sol ve sosyalist partiler ne durumdalar? Bu yapılar ne yaparım
da örgüt fetişizmini haklı kılarımın ötesinde bir şeyler yapılıyor
da bizim mi haberimiz yok? Sol ve sosyalist kesimlerle ilgili daha
bir kapsamlı yazıya gereksinim olduğu için genel olarak
değerlendirimimizi sürdürelim. 6 Parti bir araya gelmiş, şunda
anlaşmışlar, bunda anlaşmışlar, daha nelerde anlaşacaklar da
toplumun karşısına çıkıp düşüncelerini kamuoyu önünde tartıştıracak
hale gelecekler? Tufan ortamındayken acaba sözü edilen ve anlaştık
denilen konuları tartışmaya fırsatımız olacak mı? Kaplumbağa hızıyla
iş yaparlar ancak masallarda rakiplerini geçerler. Yaşadıklarımız
masal olmadığına göre bu iktidarın onca zulmünden ve halka
yaptıklarından bu ülkeyi ve halkı kurtarma şansınızın yüzdesi nedir?
Meral Akşener’in önüne çıkıp “Bizi kurtarın” anlayışı içinde
olanlara sözümüz çok aslında da haydi bu söze değer verilsin diyelim
kim kimi nasıl kurtaracak? Bu muhalefet neye hazır ki neyi nasıl
değiştirip kurtarıcı rolüne soyunacak?
Hazırlık çok yönlü olmalı. Seçimler sırasında seçim güvenliğinden
tutun da hukuk, hak ve özgürlükler, dinin politikaya alet
edilmemesi, daha bir sürü şey bir şeyleri telaffuz etmekten bile
çekinen bu sağcı kafalarla mı değiştirilip halka güven verilecek? İş
salt AKP ve saray iktidarının iş başından gitmesiyse onları bile
aratacak sağ anlayışlardan ülke ve ülke insanı nasıl yakasını
kurtaracak?
Başkanlık sistemi adı cumhurbaşkanlığı olarak anılsa da eşyayı
adıyla çağırmak lazım nasıl değiştirilecek? Değiştirmenin kilidi
işlevini görecek olan Cumhurbaşkanı adayı kim olacak? Sağ partilerin
dayattığı adaya olur verilirse kazanması ayrı bir sorun olarak
karşımıza çıkması bir yana böyle bir kimlik seçimi kazansa bile
toplumun isteği doğrultusunda değişimlerden yana olabilecek mi? Bu
işin var mı böyle bir garantisi? Bu yüzden de aday konusunun nasıl
çözüleceği hiç düşünülüyor mu? Son dakika golüyle halk hayal
kırıklığına uğratılırsa nelerin yaşanabileceğini ölçüp biçiyor
muyuz?
Unutmayalım muhalefete seslenirken Erdoğan herhalde “Bunlar daha iyi
günleriniz” diye boşuna seslenmiş değildir. Bütün bu gerçekler
ışığında bu iktidara karşı yüksek bir enerji ve toplumun daha da
politikleşmesiyle mücadele yürütebilir ve onları ancak bu şekilde
gönderebiliriz. Sosyalistlerin ise mücadelesi bir şeylerle
yetinmenin çok ötesindedir bunun da altı5na kalın çizgilerle çizelim
de söylediklerimizi anlamamakta direnenler biraz kolaylık sağlamış
olalım.
2021’İ HEDER ETTİK 2022 HEDER OLMASIN!