turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


HERKES GİDER MERSİN’E BU İKTİDAR GİDİYOR TERSİNE

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

02 EKİM 2021

Dümende oturan kaptan gemiyi nereye götüreceğini biliyor demektir. Ancak dümende kaptan gibi oturup da gemiyi kullanmasını bilmeyenlerin yaratacağı felaketi de hepimiz zaten biliriz. Ekonomiden sorumlu olduğunu söyleyen Erdoğan, doğaldır ki ekonominin olumsuz sonuçlarından da sorumludur. Ancak görünen odur ki ekonomi onun sorumluluğundadır fakat böylesine kötü gidişten her ne hikmetse hiç mi hiçbir sorumluluğu yoktur. Sayıştay’ın denetimlerini okuyoruz da bizim bildiğimizden de fazlası varmış eksiği yokmuş. Bu durumda bile ne bir kimse sorumlu ne de bir kimse çıkıp da yapıp ettiklerinin hesabını veriyor.

Muhalif olanlar muhalifler ya iktidarı karalamak için her şeyi söylerler düşüncesiyle iktidar doğruyu yalan gibi okutmaya çalışıyor bize. Sayısız insan ekonomi ile ilgili verileri açıklayıp işlerin ne kadar kötü gittiğinden, kitlelerin ne büyük yokluk ve yoksullukla karşı karşıya olduklarından söz ederken her şeyin sorumlusu olduğunu söyleyen zat kalkıp tam tersini söyleyerek adeta bizim aklımızla dalga geçiyor. Bugüne kadar bu iktidarın hiçbir politikası yoktur ki tepetaklak gitmiş olmasın. Büyük Ortadoğu Projesi sonra Genişletilmiş Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu politikası yaşadık ve gördük ki bataklığa saplanıp kaldı. Suriye idi, Libya idi bütün politikalar yan yatıp çamura battı ama iktidar ne bu kötü gidişi değiştirmeye çalıştı ne de son gelişmeleri kamuoyu ile paylaştı. Şimdi ise öğreniyoruz ki askerlerimiz İdlib’ten geri çekiliyormuş. Bu konunun söz sahibi Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ağzından hiçbir söz işitmedik. Bugünlerde pek ortada gözükmüyor niyeyse asker kaputlu adam?

Yani sizin anlayacağınız bu iktidarın Bağdat’tan dönmesi gereken yanlış hesabı bu kez Soçi’den döndü. Ülke varlıklarını savaş naraları ile hiç edenler gıklarını bile çıkarmıyorlar. Sanıyorlar ki koşa koşa terazinin öbür kefesine giderlerse Amerika’yı, koşa koşa terazinin diğer köşesine giderlerse Rusya’yı hoşnut edeceklerini sanıyorlar ama iki ülkenin de dış politikalarını nasıl kurallara oturttuklarından haberleri bile yok.

Onu ona, diğerini bir başkasına geçerek politika yaptıklarını sanıyorlar ama yanılmaları uzun sürmüyor. Bununla birlikte yine de gidilmesi gereken yöne değil de tersine gitmekte ısrarlı davranıyorlar.

AKP iktidarı işbaşına geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana dışardan gelen sıcak para yiyicisi olarak tarihe geçti. Bu paralar yatırıma dönük kullanılmadığı için de AKP döneminde borçlanmalar tavan yaptı. Bugün AKP döneminde yapılan borçlanma geçmiş Cumhuriyet Hükümetlerinin borçlarının bilmem kaç katı daha fazla. Özelleştirmeler başka türlü anlatıldı ama ortada talandan ve yalandan başka hiçbir şey olmadığını kısa zamanda gördük. Özelleştirilen yerli ve yabancılara peşkeş çekilen fabrika, kurum ve kuruluşlarımızı saysak burada sayamız yetmeyecek. Bugün özelleştirilmeleri sonucunda bütün fabrikalar elden çıktı aynı işkolunda üretim de yapıldığı yok. Yani buraları alanlar fabrikaların arsalarına konmak için aldıklarından artık ortada fabrikada yok kurum ve kuruluş da. Bir düşünün tekel özelleştirildikten sonra Türkiye’de sigara fabrikaları var mı? Amerika ve Japon firmaları şimdi bizim insanımıza kendi ürettikleri sigaraları satmıyorlar mı? GDO’suz şeker yerine Amerika’nın mısırdan yapılmış GDO’lu şekerleri piyasada cirit atmıyor mu? Tıpkı diğerleri de böyle. Ülke sadece ve sadece dışardan dış alım yapıyor. Dışsatım olarak ne satıyoruz acaba? Ya da dışsatım yapmış gibi göründüğümüz ürünleri dışardan alıp bir şeyler yaptıktan sonra geri dışarıya satmak kazanç mı getiriyor. Niye kendimizi aldatıyoruz ki? Durum bu olunca açıklar büyüdükçe büyüyor, borçlar katlandıkça katlanıyor. Ekonomiyi bildiğini söyleyen dümenin başında oturan kişinin de bu bilgisiyle durmadan iğneden ipliğe zam yapılmıyor mu? Bunların ekonomi bilgisi dediği şey halkın soyulması üzerine kurulmuş bir dümen değil mi? Böyle bir anlayışla dağdaki çobanı getirseniz ben inanıyorum ki kesin AKP ve saray iktidarından daha iyi yönetir ekonomiyi.

Mikrofon uzatılan yurttaş yakınıyor. Zamlar oldu da elektrik bile yakmayacağız da, bundan böyle iş battaniyelere düştü, doğalgazı kapatıp battaniyelerle oturacağız diye yakınıp duruyorlar. Doğrusu en nefret ettiğim şeydir yakınmak. Madem “İşbilenlerin” elinde bu duruma düşmüşsünüz niye aklınıza bu iktidarı değiştirmek ve iktidardan hesap sormak gelmiyor da yakınıp duruyorsunuz değerli yurttaşlar. Ne demişler siz bilmem ne olduktan sonra sırtınıza binecekler her zaman bulunur. Bulunur da bütün bu yaşananları iktidardakiler görmüyorlar mı sanki?

Basbayağı görüyorlar. Basbayağı bunun için vurgun, talan, çalma çırpma devam ediyor. Basbayağı bunun için yandaşlara bilmem kaç maaş almaları sağlanıyor. Basbayağı bunun için sarayın bütçesi katlandıkça katlanıyor. Basbayağı Diyanet’e kesenin ağzı sonuna kadar açılmış dünyanın pek çok ülkesinde artık ne yapacaksa buralarda İslam adına iş yapan birimler kurulacakmış.

O zaman herkes Mersin’e giderken siz tersine gitmeye devam edin. Ülkeyi de ülke insanlarını da uçuruma yuvarlamanıza izin vermeyecekler olduğunu da hiç ama hiç aklınızdan çıkarmayın.

Bilmem, yazdıklarım yeterince açık oldu mu?


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA