DİREN KAZAN DİRENMEKTEN ASLA VAZGEÇME
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
16 TEMMUZ 2021
Ne kadar talihsizlik
değil mi? Adam doğru dürüst Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör
atanırken de habersiz hele alınırken hepten habersiz. Bu nedenle
diyebiliriz ki geldiği gibi gitmiş. Kaldığı 6 ay süre içinde de bir
kayyum gibi anlaşıldığından hayalinin üzerine de tuz serpilmiş.
Şimdi direnildiği için bir başarı kazanılmış gibi görünüyor ve
herkes bir sevinç dalgasıyla dalgalanıyor da sonraki adımda neler
olacağı pek de bilinmediği için yeni hesaplaşmalara da hazır olmak
gerekiyor bizce.
Direniş zaman zaman hız kesse de aralıksız devam etti. En önemlisi
de şimdiye kadar böyle direnişlerde öğrenciler olurdu bu yüzden de
öğrencileri direnişleri de çabucak üzerine gidilir söndürülürdü ama
bu kez direnişe öğretim üyeleri de topluca katıldıkları için direniz
kırılamadı ve başarılı da oldu diyebiliriz. Ancak düzen içi
muhalefet zaman zaman bu direnişi desteklese de çok da içinde
görünmek istemedi. Çünkü düzen içi muhalefete göre bu tür direnişler
toplumda gerginliği arttıran bir bir şeydi ki oyuna gelmemek
gerekirdi. Oysa haklı ve taktik ve stratejisi doğru kurulmuş bir
direniş nasıl kazanılırmış gösteren bir direniş olarak Boğaziçi
Üniversitesi direnişi tarihimize geçmiş oldu.
Hiçbir zaman AKP ve saray iktidarının üniversitelerimize kayyum
atama benzeri yöntemlerle rektör atamaları sineye çekilecek bir şey
değildir. Bu yüzden de bu atama karşılık gördü ve direnenler de
böylece nasıl kazanılacağını göstermiş oldular. Bu yüzden işin
bitmediğini bilerek bizi zor günlerin beklediğini söyleyebiliriz
fakat bu direnişe gölge düşürecek iri sözlerden ve atıp tutmalardan
da uzak durulması gerektiğinin altını önemle çiziyoruz. Ayrıca Bulu
gitti ama çok daha kötüsü gelecek tespitleri yapanlar gibi de
düşünmemiz olanaksız. Çünkü bu gibilerin bize önerdiği şey
teslimiyetten ötesi değil. Tabi ki de bu tür uygulamaların kaynağı
iktidar olduğuna göre iktidar gitmediği sürece de daha kötüsünün
gelmeyeceğini düşünmek elbette ki alıklık olacaktır fakat bu
direnişe yine de gölge düşürmez, düşüremez.
AKP ve saray iktidarının her alanda yaşama geçirdiği uygulamalar
toplumda ciddi tedirginlikler yarattığı gibi, şimdiye kadar
saflarında tutmaya çalıştığı ve başardığı AKP tabanında da ciddiye
alınacak kafa karışıklıkları yaratıyor. Olup bitenlerin gözler önüne
serilmesiyle birlikte AKP ve cumhur ittifakı tabanında da ciddi
yarılmalar olacağını hiçbir şekilde akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu
yüzden de bizler inandırıcı söylemlerimize ve eylemlerimize ara
vermeksizin devam etmeliyiz ki yarılmalar ve çatlakları daha da bir
büyütebilelim.
Bugün oraya buraya atanan AKP ve cumhur ittifakı kadrolarına
baktığımız zaman şu gerçeği net olarak görmekteyiz. Kimler nasıl ve
nereye getirilirlerse getirilsinler bulundukları yere emek, bilgi ve
birikimleriyle geliyor değiller. Bunlar daha çok iktidara yakınlık
derecesiyle tescillenmiş kimseler ki bu yüzden de ahlaki olarak
kendi durumlarını analiz etmekten ile yoksunlar. Evet, bir yerlere
getiriliyorlar ama nasıl getiriliyorlarsa öyle de haberi bile
olmadan oturdukları koltuktan kaldırılıp senin süren buraya kadarmış
denilebiliyor. Bu kesimlerin bu yüzden övünülecek hiçbir yanları
bulunmuyor. Sadece bu gibi kimseler getirildikleri mevkinin haracını
yemekle kendilerini sınırlamışlar ki tam da durumları “devlet malı
deniz, yemeyen domuz” tanımlaması yapanlar kadar sığ bir o kadar da
aşağılık dersek kimseye de haksızlık etmiş sayılmayız.
Evet, salt Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlarla sınırlı tutmuyoruz
söylediklerimizi. Son olarak TRT’nin başına getirilenler ve yönetim
üyeliğine seçilenler de aynı özellikleri taşıyorlar. Hilal Kaplan
gibileri bu toplum hiç mi tanımıyor? Eğer tanıyorsa bu gibileri
beslemek için TRT’ye yurttaş olarak verdiğimiz haraçların hesabını
sormuyor ve de sormayı düşünmüyorsak bilmeliyiz ki arıza tek yanlı
değil. Fırsatı değerlendirme konusunda cinleşenlerin bizi çarpıp
durmalarına izin veriyorsak eğer yazıklar olsun bize demekten de
kendimi alamıyorum.
Eee gözümüzün içine bakıla bakıla birkaç maaştan başlayıp 10-15
maaşa kadar çıtayı yükseltenlerin olduğu bir ülkede yaşıyor ve kendi
yoksulluğumuzun hala nedenini bulmakta acizsek yazıklar olsun yuh
olsun bize.
Bir de var ya bütün bu yaşananların hesabını sormayı da aklımızdan
geçirmiyorsak yok mu hani bunu düşünmeyenlerin yeri de o pis
kokuları yaratanların yeridir fakat bizler kesinlikle yapılan
edilenlerin hesabını soracak kimsenin hırsızlığını, çalmasını
çırpmasını, hak etmediği koltuklara oturup caka satmasının da
hesabını yanlarına bırakmayacağız biline…