turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


DİREN KAZAN DİRENMEKTEN ASLA VAZGEÇME

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

16 TEMMUZ 2021

Ne kadar talihsizlik değil mi? Adam doğru dürüst Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanırken de habersiz hele alınırken hepten habersiz. Bu nedenle diyebiliriz ki geldiği gibi gitmiş. Kaldığı 6 ay süre içinde de bir kayyum gibi anlaşıldığından hayalinin üzerine de tuz serpilmiş. Şimdi direnildiği için bir başarı kazanılmış gibi görünüyor ve herkes bir sevinç dalgasıyla dalgalanıyor da sonraki adımda neler olacağı pek de bilinmediği için yeni hesaplaşmalara da hazır olmak gerekiyor bizce.

Direniş zaman zaman hız kesse de aralıksız devam etti. En önemlisi de şimdiye kadar böyle direnişlerde öğrenciler olurdu bu yüzden de öğrencileri direnişleri de çabucak üzerine gidilir söndürülürdü ama bu kez direnişe öğretim üyeleri de topluca katıldıkları için direniz kırılamadı ve başarılı da oldu diyebiliriz. Ancak düzen içi muhalefet zaman zaman bu direnişi desteklese de çok da içinde görünmek istemedi. Çünkü düzen içi muhalefete göre bu tür direnişler toplumda gerginliği arttıran bir bir şeydi ki oyuna gelmemek gerekirdi. Oysa haklı ve taktik ve stratejisi doğru kurulmuş bir direniş nasıl kazanılırmış gösteren bir direniş olarak Boğaziçi Üniversitesi direnişi tarihimize geçmiş oldu.

Hiçbir zaman AKP ve saray iktidarının üniversitelerimize kayyum atama benzeri yöntemlerle rektör atamaları sineye çekilecek bir şey değildir. Bu yüzden de bu atama karşılık gördü ve direnenler de böylece nasıl kazanılacağını göstermiş oldular. Bu yüzden işin bitmediğini bilerek bizi zor günlerin beklediğini söyleyebiliriz fakat bu direnişe gölge düşürecek iri sözlerden ve atıp tutmalardan da uzak durulması gerektiğinin altını önemle çiziyoruz. Ayrıca Bulu gitti ama çok daha kötüsü gelecek tespitleri yapanlar gibi de düşünmemiz olanaksız. Çünkü bu gibilerin bize önerdiği şey teslimiyetten ötesi değil. Tabi ki de bu tür uygulamaların kaynağı iktidar olduğuna göre iktidar gitmediği sürece de daha kötüsünün gelmeyeceğini düşünmek elbette ki alıklık olacaktır fakat bu direnişe yine de gölge düşürmez, düşüremez.

AKP ve saray iktidarının her alanda yaşama geçirdiği uygulamalar toplumda ciddi tedirginlikler yarattığı gibi, şimdiye kadar saflarında tutmaya çalıştığı ve başardığı AKP tabanında da ciddiye alınacak kafa karışıklıkları yaratıyor. Olup bitenlerin gözler önüne serilmesiyle birlikte AKP ve cumhur ittifakı tabanında da ciddi yarılmalar olacağını hiçbir şekilde akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu yüzden de bizler inandırıcı söylemlerimize ve eylemlerimize ara vermeksizin devam etmeliyiz ki yarılmalar ve çatlakları daha da bir büyütebilelim.

Bugün oraya buraya atanan AKP ve cumhur ittifakı kadrolarına baktığımız zaman şu gerçeği net olarak görmekteyiz. Kimler nasıl ve nereye getirilirlerse getirilsinler bulundukları yere emek, bilgi ve birikimleriyle geliyor değiller. Bunlar daha çok iktidara yakınlık derecesiyle tescillenmiş kimseler ki bu yüzden de ahlaki olarak kendi durumlarını analiz etmekten ile yoksunlar. Evet, bir yerlere getiriliyorlar ama nasıl getiriliyorlarsa öyle de haberi bile olmadan oturdukları koltuktan kaldırılıp senin süren buraya kadarmış denilebiliyor. Bu kesimlerin bu yüzden övünülecek hiçbir yanları bulunmuyor. Sadece bu gibi kimseler getirildikleri mevkinin haracını yemekle kendilerini sınırlamışlar ki tam da durumları “devlet malı deniz, yemeyen domuz” tanımlaması yapanlar kadar sığ bir o kadar da aşağılık dersek kimseye de haksızlık etmiş sayılmayız.

Evet, salt Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlarla sınırlı tutmuyoruz söylediklerimizi. Son olarak TRT’nin başına getirilenler ve yönetim üyeliğine seçilenler de aynı özellikleri taşıyorlar. Hilal Kaplan gibileri bu toplum hiç mi tanımıyor? Eğer tanıyorsa bu gibileri beslemek için TRT’ye yurttaş olarak verdiğimiz haraçların hesabını sormuyor ve de sormayı düşünmüyorsak bilmeliyiz ki arıza tek yanlı değil. Fırsatı değerlendirme konusunda cinleşenlerin bizi çarpıp durmalarına izin veriyorsak eğer yazıklar olsun bize demekten de kendimi alamıyorum.

Eee gözümüzün içine bakıla bakıla birkaç maaştan başlayıp 10-15 maaşa kadar çıtayı yükseltenlerin olduğu bir ülkede yaşıyor ve kendi yoksulluğumuzun hala nedenini bulmakta acizsek yazıklar olsun yuh olsun bize.

Bir de var ya bütün bu yaşananların hesabını sormayı da aklımızdan geçirmiyorsak yok mu hani bunu düşünmeyenlerin yeri de o pis kokuları yaratanların yeridir fakat bizler kesinlikle yapılan edilenlerin hesabını soracak kimsenin hırsızlığını, çalmasını çırpmasını, hak etmediği koltuklara oturup caka satmasının da hesabını yanlarına bırakmayacağız biline…


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA