HAK, HUKUK, ADALET VE EŞİTLİK
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
26 EYLÜL 2020
Türkiye’de adaleti,
eşitliği, eşit ve kardeşçe yaşamayı onca belayı, cezayı, her şeyden
mahrum edilmeyi göze alarak kimler savunur?
Elbette ki aydın, emekten yana bir dünya görüşü olan insanlar
savunur.
Peki, bütün bunların karşısında yer alanlar kimlerdir diye
sorarsanız; onlar da din alıp din satan, milliyetçilikten gözü
dönmüş, sömürü ortamını savunan baskıdan yana olan sağcılardır o
kadar.
Dünden bugüne özellikle de çok partili sisteme geçildikten sonra
halkın dini duygularını sömüren hangi partiler olmuştur? Sağcı
partiler.
Menderes’ten, Demirel’den, Türkeş’ten, Erbakan’dan, Turgut Özal’dan
tutun da Bahçeli ve AKP Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kadar
bu böyle süregelmiş bir durumdur. Üstelik bu sağcı partiler, halkın
iyiden ve güzelden yana ne gibi istekleri varsa vaat olarak tümünü
kendilerinde varmış gibi göstererek sahte görüntüler yaratarak halkı
tam anlamıyla öyle bir kıskaca alırlar ki anlatılacak gibi değildir.
Yani bunların tümü bu konularda öyle ustalaşmışlardır ki kimse
bunların eline su bile dökemez.
Yıllarca adalet duygusuyla yanıp tutuşanların kandırıldıklarını
görmekten artık illallah dedik.
Gün geldi CHP’nin adalet, hak, hukuk istemi bile toplum katında
karşılık buldu. Bu karşılığın çığ gibi olmasa da yeterince büyümesi
bile gerçekleştirilemediyse eğer bunun beceriksizliğini masaya
yatırmadan işin içinden çıkmamız olası değildir.
Bugün ülkemizde Türk/İslam senteziyle toplum dibine kadar
ayrıştırılmak isteniyor.
HDP’ye çekilen operasyonun da özünde bu gerçek yatmaktadır. Bunların
toplumun hak, hukuk, adalet ve eşitlik istemine verecek bir
yanıtları bile olmadığı halde bugün bu politikaların bayrak edilip
toplumun başına çuval geçirme gayretlerinin altında bu anlayış
vardır ve bu anlayışa göre toplum bütünüyle terörize edilerek
Türk/İslam sentezcileri baskın çıkmanın peşindedirler.
Bütün bunların karşısında farklı program ve anlayışları olan
ilerici, demokrat, devrimci ve sosyalist kesimleri birarada tutacak
bir silaha gereksinim vardır ki o silahta hak, hukuk, adalet ve
eşitlik isteği olabilir. Bu birlikteliğe gereksinimimizin yaşamsal
bir noktada olması bizlerin de nasıl davranması gerektiğine dair bir
ışıktır aslında ama niyeyse bu bir türlü gerçekleştirilememekte, bir
güç odağı olarak ortaya çıkılamamaktadır.
Adalet yok, hak, hukuk, eşitlik yok. Var olan duruma daha ne kadar
katlanacağız acaba?
Ya da ne kadar katlanacağız da içine düşülen bu karanlık kuyudan
çıkabilelim?
Ne bileyim çıkmak için kendimize daha ne kadar soru soralım ki
aklımız başımıza gelsin?
HDP’ye çekilen operasyonun yarın kime çekilmeme garantisi var ki bir
an önce toparlanıp bir güç odağı olmamak için ayak diretiyoruz
anlamamız gerekmiyor mu?
Milyonları bulan işsizler niye var? Kimsenin iş garantisi niye yok?
Neden yokluk, yoksulluk içindeyiz? Neden eğitim ve sağlık hizmetleri
alamaz konuma düşürüldük? Neden işe alınırken sadece iktidar
partisinden kimseler gözetiliyor? Devlet katında eş, dost, akraba
yığınağı niye temel ilke haline getirildi? Salgın dolayısıyla ek
ödenek verilmesi gereken sağlıkçılarımıza örneğin doktorlara yüzde
16 ek ödenek verilirken görevi cenaze yıkamak olan bir hastane
imamının ödeneği yüzde yüz nasıl olur?
AKP ve saray iktidarının yarattığı ekonomik buhran yüzünden neden bu
ülkenin yoksul yurttaşlarının sırtına vergi yükü bindirilirken
zenginler korunur?
Emekliler geçinmek için niye ek iş yapmak zorunda kalırlar? Niye
düşünce suçluları yaratılır, onların canına okunurken mafya
artıkları dışarıya salınır? Neden iktidar yanlısı suç işlemişlere
kapılar arkasına kadar açılırken cezaevlerinin kapısı
haksızlıklarla, adaletsizliklerle, çalmayla, çırpmayla mücadele
edenlerin üstüne kapatılır?
Neden ülkede Recep Tayyip Erdoğan eleştirildiğinde hakaret sayılır
insanlara dünya dar edilirken ülkeye onca emeği geçmiş, ülkenin
kurucu ve kurtarıcılarına en ağır hakaretlere göz yumulur?
Ya da neden İsmet İnön’ünün kızı kalkıp babasını anlatmak için ne
kadar inançlı olduğunu ve babasının beş vakit namazı kaçırmadığını
anlatmak zorunda kalır? Sizce bu mesajı İnönü’nün kızı kime ya da
kimlere vermek ister?
Geceli gündüzlü içsavaş çığırtkanlığı yapan ve de silahlanmadan söz
edenlerin kıllarına bile dokunulmazken Selahattin Demirtaş’a niye
Kobani pususu kurulup yeni bir operasyon için harekete geçilir?
Adalet yoksa, hak, hukuk ve eşitlik yoksa kim bize böyle bir düzende
yaşamamız için boyun eğdirebilir?
Evet, KİM?