SAĞLIKÇILAR ÖLÜRKEN
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
04 EYLÜL 2020
AKP ve saray iktidarı öyle başarıya susamış öyle
susamıştır ki hangi konuyu açsanız başarılarıyla övünüyorlar. Bugüne
kadar duymadım ki şu konuda da başarısız olduk demiş olsunlar. Bu
yüzdendir ki korona virüs salgını başladığı günden bu yana da hiç
alttan alır bir söz etmiş değiller.
Bu iktidara bakılırsa dünyanın hiçbir yerinde hiçbir iktidar onlar
kadar başarılı değildir. Hatta Çin’de kısa bir sürede korona virüs
salgınının kökünü kurutan Çin bile bunların yanında yaya kalmıştır.
Ettikleri onca tepeden sözler var ki bugün bu sözlerin bir tanesini
ile bile bu iktidarın yüzleşecek hali yoktur. Ülkemizde herkes
yaşamını yitiriyor, sağlıkçılar da yitiriyor fakat bunların başarı
grafiği sürekli yukarda niyeyse…
Salgında hastalığa yakalananların yüzde 19’unun sağlıkçı olmasının
anlaşılmayacak bir yanı yok çünkü eylemli olarak hastalarla iç
içeler. Bu konuda susuldu, susuldu en son Sağlık Bakanı açıklamak
zorunda kaldı ki meğer 29 bin 865 sağlık çalışanımız hastalığı
kapmışlar. 52 Sağlık çalışanı yaşamını yitirmiş. Sağlık
çalışanlarının örgütlerinden gelen bilgi ise 37’si doktor olmak
üzere 75 sağlık çalışanı yaşamını yitirmiş.
Bütün bu gerçeklere karşın sağlık çalışanlarının sesini duyan,
onlara olumlu bir yaklaşım gösteren bir iktidar var mı? Yok.
Dünyanın birçok ülkesi sağlık çalışanlarını gözettiği için korona
virüsle mücadele sırasında çalışanların başına bir iş gelirse hak
kaybına uğramamaları için onlara kolaylıklar sağladı. Örneğin bu
hastalıktan ölümle karşılaştıklarında emekli sayılma ve bu
hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilmesi ile birlikte elde
edebilecekleri birçok haklardan yararlanmaları sağlandığı halde
bizim ülkemizde şimdiye kadar bu yönde atılmış bir adım söz konusu
bile değildir. Sözün özeti devlet ülkemizde sağlıkçıların ölüm ve
hastalanmalarının sorumluluğunu almak istemeyen bir tutum içindedir.
İyi de bu davranış sağlıkçıların sorunlarını nasıl etkiliyor acaba?
Sağlık çalışanlarının sorunları bu şekliyle daha da ağırlaşıp
artmıyor mu? Bir yandan şiddetle karşı karşıya kalan sağlık
çalışanları öte yandan da kendilerine ödenmesi gereken ek ödenekler
konusunda da verilen sözlere karşın ortada dişe dokunur bir şey yok.
Üstelik ayrımcılık yapıldığı da ortada. Şu an itibari ile ise ödenek
şu bu hak getire. Özel sektör zaten sağlık çalışanlarına doğru
dürüst bir ödeme yapmıyor. Bu yüzden de genel anlamda söylersek onca
riskin yanında bir de sağlık çalışanları geçim sıkıntısı içine
düşürülmüş durumda.
Verilen sözler çoktan unutuldu bile. Ayrıca atanamayan yüz binlerce
sağlıkçı var. Ortada olan güvensizlik nedeniyle sağlıkçılar
moralsizler. Kendileri ve yakınları için kaygı içindeler. Bu yüzden
de sağlık çalışanlarından verimli olmalarını beklemek gitgide
zorlaşıyor. Hatırlı kimselere sayısız test yapıldığı biliniyor ama
sağlık çalışanları risk altında oldukları halde doğru dürüst test
bile yaptırmaktan yoksun durumdalar.
Sağlık çalışanları yanlış alanlarda kullanılıyor. Alanları olmadığı
halde diş hekimlerinin filyasyon ekibi adı altında sahaya sürülmesi,
birçok uzmanın kendi branşı dışında koşturtulması ortada iyi
yönetilmeyen bir durumun olduğunu gösterdiği gibi alanı dışında
görev verilenler ister istemez kendi branşlarıyla ilgili olarak
değersizlik duygusuna kapılıyorlar. Özetle bu konuda yerinde yapılan
bir iş bölümü de söz konusu değil.
Dün alkışlarla destekler göründüğümüz sağlık çalışanlarının
gözümüzün önünde tükenme noktasına gelişleri iktidarın yanlış
politikaları yüzünden daha da ağırlaşırken bu yüzden istifaların
yaşandığını, emekliliğe ayrılındığını ülkece hep birlikte
seyrediyoruz.
Önümüz sonbahar. Öyle görünüyor ki korona virüs salgını ile birlikte
başka virütik hastalıklar da gündeme gelecek. Bu yüzden de sağlık
çalışanlarına olan gereksinimimiz çok daha artacak. Dolayısı ile
çağlık çalışanlarının sorunlarının çözülmesi için onlar
dinlenilmeli, örgütleri muhatap alınıp konuşulmalı ve sorunların
çözümü için daha etkili adımlar bir an önce atılmalıdır.
Yoksa atı alan Üsküdar’ı geçtiğinde hep birlikte ağlaşsak bile
nafiledir.
İktidar da bir an önce nafile eğleşmelerle zaman yitirmemeli
çalışanların meslek örgütlerine kulak vermelidir.