DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
12 TEMMUZ 2020
1965 yılında Türkiye İşçi Partisi meclise 15
milletvekili sokup grup da kurunca meclisin rengi de değişti, sağ
siyasi partilerin işi de zorlaştı. Dönemin iktidarı konumunda olan
Adalet Partisi (AP) mecliste neredeyse yasa çıkaramaz hale geldi.
Çünkü AP’nin çıkarmak istediği bütün yasalar tıpkı bugünkü AKP’nin
çıkarmak istediği yasaların bir benzeriydi. Geniş halk yığınlarının
aleyhine bir avuç vurguncunun çıkarına çıkarılmak istenen yasanın
önüne bir dağ gibi dikilen TİP’liler diyelim ki yasanın
geçirilmesini önleyemediler, o zaman da Anayasa Mahkemesi’ne
başvurarak yasaların geri dönüşünü sağlıyorlardı.
Bu yüzden Adalet Partililer TİP’lilere diş biliyor her fırsatta
kürsüye yürüyerek çoğunluklarına güvenerek TİP’i susturmak
istiyorlardı. Bu tür oturumların çoğunda TİP’e karşı her türlü
zorbalık düzenlendi. Hiç kuşkusuz azlıklarına bakmaksızın TİP’liler
de sonuna kadar kendilerini savunuyor, ellerinden geldiğince
saldırganlara yanıt vermeye çalışıyorlardı.
İşte o dönemde TİP milletvekili olan Çetin Altan en çok kızılanlar
arasındaydı. Bu yüzden saldırıya uğradı ve kafası’ndan darbeler
alarak yaralandı. Kavgalardan birisini anımsıyorum. Ben Sağlık
Koleji’nin ikinci sınıfındaydım. TİP milletvekillerinden davetiye
alır meclis oturumlarını seyirci bölümünden izlerdim. Ortalık yine
karışmış Adalet Partililer kürsüye yürüyerek TİP’e saldırmışlardı.
Bir avuç olmalarına karşın TİP’liler kendilerini öyle bir
savunmuşlardı ki ben dinleyici yerinden kendimi nasıl tuttum
bilemiyorum. Oturumlara ara verildiği, dinleyici saati de bittiği
için çıkıp okula gelmiştim. Daha sonraki saatlerde kavga sürmüş.
Adalet Partililer TİP Konya Milletvekili Yunus Koçak’a saldırmışlar.
O sırada Adana Milletvekili Ali Karcı masaların üzerine çıkıp onca
Adalet Partili milletvekili püskürtmüştü. Ertesi gün TİP Genel
Merkezi’ndeydim Daha sonra da Siyasal’ın karşısında bulunan TİP İl
ve Çankaya İlçe Merkezi’ne gittim. Meclisteki saldırıyı kınamak için
Kurtuluş’ta miting düzenlendi. Mitinge yığınsal bir katılım oldu.
Dışardan mitinge saldırıldı ama bu saldırganlar hayatlarında
yemedikleri kadar dayak yiyince araya polis girdi ve bu kez de polis
bizleri coplamaya başladı.
Kurtuluş Parkı’nın tam üstünde geri çekilirken dikenli tele takıldım
ve pantolonumun diz kapağından altı yırtılıp parçalandı. Saklana
saklana okula geldim. Fehmi Dayı’yı buldum pantolonumun yırtıldığını
yatakhaneye çıkmam gerektiğini söyleyip pantolonumu değiştirdim.
Ertesi günde Altındağ’da TİP’in düzenlediği Vietnam Sergisini
korumak için okuldan bir kısım arkadaşla Altındağ’a gittik. Altındağ
Tiyatrosuna yakın yerde. Bir gün önce Kurtuluş’ta bizden dayak
yiyenler gelip orada da bize saldırdılar. Bizler azdık ama bir avuç
insanla onları püskürttük yakaladıklarımızı da polise teslim ettik.
Şimdi diyeceksiniz ki bu da nereden çıktı?
Söyleyeyim. Barolarla ilgili yasası görüşülürken TİP Milletvekili
Erkan Baş’ın konuşması beni geçmişe götürdü. Sonuçta mecliste 2 TİP
milletvekili var. AKP’nin milletvekili sayısı ise gani. Benzer
şeylerin yaşanıyor olması sizce rastlantı sayılır mı? Gerektiğinde 2
kişinin bile meclisin niteliğine nitelik kattığını umarım sizler de
görmüşsünüzdür. Ne dedi Erkan Baş? ‘ELİ FETÖ'NÜN ELİNE DEĞMEYENLER
ELLERİNİ KALDIRSIN’. Bu sözler AKP’lileri galeyane getirmeye yetti,
kimisi kürsüye yürüdü, kimisi senin durduğun kürsü kirlenmiştir
deyip kürsü temizlemeye kalktı.
İşte böyle bizden1 kişi bile halkın kanını emenlerin ayarlarını
bozmaya yetiyor da artıyor bile. Tıpkı geçmiştekiler gibi Erkan Baş
da AKP ve MHP’lilerin ayarını bozuyor. Onlara istedikleri gibi at
oynatma fırsatı vermemek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Demek ki
neymiş, nitelik olarak sermaye siyasetçilerinin bilmem kaçına bedel
olan bizler bir de mecliste olabildiğimiz kadar olsak var ya
kesinlikle söylüyorum bunların bütün ayarlarını bozar, halk düşmanı
bütün planlarını bozduğumuz gibi uykularını kaçırırız uykularını.
Sağol Erkan Baş kardeşim!
Sağol Barış Atalay kardeşim!
Yaşamın her alanında bunları durdurmak için güçlerimizi
birleştirelim ve bunların karanlığına geçit vermeyelim. İşte
yapılması ve atılması gereken adım şimdi bu…