KARŞI OLMAK
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
29 MAYIS 2020
İnanıyorum ki benim gibi çokları bu
soruyu soruyordur. AKP ve saray iktidarına bunca karşı olan varsa
nasıl olmaktadır da bu iktidar ayakta kalabilmektedir?
Gerçi bu konunun anlaşılmasının zor bir yanı yoktur fakat yine de
insanlar kafalarını bir o yana bir bu yana sallayıp Allah…Allah
çekmekten de kendilerini alamıyorlar.
Sorunun yanıtı aslına bakarsanız gerçekten çok basittir. Eğer bunca
karşı oluşa karşın bir iktidar yine de ayakta kalabiliyorsa bu
iktidar ya işini iyi yapıyor, söylenenlerin hepsi fasaryadır ya da
ne bileyim say say bitmeyecek denli hünerli ve beceriklidir ki yine
de ayakta kalıp iktidarda kalabilmeyi başarmaktadır.
İkincisi ise karşı görünenlerin hepsini toplasanız onlardan bir
cacık olmayacağı savıdır ki ben kendi adıma bu düşünceyi ileri
sürenler gibi düşünmekteyim. Yoksa AKP ve saray iktidarının hemen
hiçbir konuda konumunu koruması için taşıdığı bir özellik
bulunmamaktadır.
Karşı olanların nitel ve niceliği üzerinden kafa yorarsak
söyleyeceklerimiz öyle sanıyorum ki daha bir yerine oturacaktır.
Önce belirtmeliyim ki nitelikleri ile ortaya çıkanların sayısı
oldukça sınırlıdır. Ve hatta nitelik olarak sandığımız pek çok
kimsenin bile biraz üstünde durulduğunda yapıp ettikleri ve
söyledikleri ile bu iktidarla mücadele edilemeyeceği açıkça
kendisini dışa vurmaktadır. Aklıma geldiği için söylüyorum,
niteliksel bir karşı çıkış içinde sandığınız kimseler bir de
bakıyorsunuz ki Özal’ı tepemize çıkaran açıklamalar peşinde. Olmadı
laik anlayışı bile kaldırıp rafa koymuş ve bize din iman uleması
mavalları okuyor. Şu 27 Mayıs olayında bile aklınca halk
dalkavukluğu peşinde olanlar gerçekte dönemi akladıklarının darbe
değil de 1961 Anayasası’nı davranışları ile hiçe saydıklarının
ayırdında bile değilmiş görünüyorlar ama kimsenin de bunlara prim
verip bulundukları yerden bu tarafa koştuklarını da görmüyoruz. Yani
işin doğrusu nitelik üzerinden epey kafa yormamız gerekiyor. Çünkü
sonuçta işin ucu gelip bu tür insanların oluşturduğu örgütlü yapıya
da etki ederek örgütlü yapıyı da iş yapamaz konuma düşürüyor.
Bir de nicel birikim var. Burada konuşulanlar daha cafcaflı da
geçse, kimi konuşmalar insanı bıktırıyor da olsa yine de bizim de
karşı çıktığımız kesimlere karşı bir duruş olduğunu iyi kötü
görmekteyiz. Ancak iyi kötü tanımlaması bir gerçeği de bize
gösteriyor aslında. Yani, yanisi şu bu kesimler zurnanın zırt dediği
yerde nasıl bir tutum belirleyecekler çok da emin olamıyorsunuz. Bu
kesimlere de fazla yüklenmek gerekmiyor çünkü bu kesimleri daha
kararlı kılacak olan ve sonuç alınmasının önünü açacak olanın da
niteliksel gelişkinlik taşıyan kimseler ve onların içinde
bulundukları örgütler görevini iyi yapsa olması gerekenler daha
hızlı olacak ama gel de anlat bu çevrelere derdini anlatabilirsen.
Hesap bilmediğimiz için yanlış sonuçlar elde ediyoruz desek değil,
çünkü evvel Allah hesap kitap işinde de sağlam sayılırız.
Birikimleri alıp bir kenara koyuyoruz, onun üstüne arada yüzen
gezenleri ekliyoruz bir de iktidar için her zaman söyle bir tehlike
vardır iktidarın memnuniyetsizlerinin de ne yapacağı belli olmaz koy
onlardan da biraz daha karşıt sayısı ortada iktidar falan kalmaz ama
durumun 19 yıldır değişmediğini görüyor olmamız doğrusu bizi de
ürkütmüyor değil.
Yukarıda söylenenlerden sonra bir konuya açıklık getirmemiz gerekir.
İktidar mücadelesi kişilerin niyetleriyle olacak bir şey olmadığına
göre burada örgütlerin öne çıktığı bir gerçektir. Eğer örgüt olarak
da sıkı bir söyleme sahip değilseniz, tıpkı karşı çıktığınız
kesimler gibi derdinizi bin dereden su getirerek anlatıyorsanız
insanların sizi alkışlamaları ve yanınızda durmaları için başarılı
olmanız zorunludur. Bu yöntemle başarılı olunamayacağı da kesin
olduğu için sık sık kaybeden biri olarak yığınların karşısına
çıktığınız zaman sadece yığınların alaylarıyla karşılaşır onların
acımasızlığı karşısında ne yapacağınızı bilemez hale gelirsiniz.
Daha düne kadar AKP safları içinde ülkenin işçisi ve emekçilerinin
anasını ağlatanlar ayrılmış parti kurmuşlar ya iş, güç bırakılmış
bunların hesabı yapılıyor. CHP demokrasi için her türlü fedakârlığa
hazırız derken fedakârlıktan anladığı şey onlara milletvekili verip
grup kurdurmak olursa hesaplar çok da yerine oturmuyor. Oysa mevcut
iktidara karşı nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin CHP olarak bir
çeperini çizse herkes CHP’nin nerede durduğunu anlayacak ama iş o
noktaya gelmiyor bile. İlle de o konu iki de bir gündemimize gelip
önümüzü kapatıyor niyeyse. Durum CHP’de olduğu kadar solda yer alan
sol ve sosyalist partilerde de pek değişmiyor. Duruma bakıyorsunuz
solda yer alanlar Allah için birlikte davranabilirler gibi geliyor
fakat gelmeyecekleri de her hallerinden anlaşılıyor.
Dün TELE 1’de Gökhan Kazbek’in sunduğu sol ve sosyalist partilerin
temsilcileri vardı, onları bir güzel dinledik. Sonuçta ortaya solun
birbiriyle bir problemi yoktu, onların problemi ülkeyi ve
emekçilerini sömüren egemenlerleydi bu yüzden de bakın ne güzel
uygar uygar tartışıp görüşlerini söylüyorlardı. Hem baksanız ya
kimse kimseyle kavga ediyor muydu? Kavga etmek solun işi değildi.
Onu sağ partiler yapardı gibisinden onca güzel sözler işittik iyi
güzel de acaba gerçek böyle miydi? Üstelik de onca yaşanılan şeyler
ortadayken söylenenleri biz nasıl okumamız gerekecekti gerçekten de
anlamakta zorluk çektik. Kalkar şunu söylersiniz, geçmişte ve hatta
bugün bile gereksiz didinmeler ve sol arası düşmanlıklar yaşanıyor
bunu terk etmek gerekir, çünkü doğru değildir inandırıcı da olur
üstelik söylenenler bir ileti olarak da anlaşılır ama bu şekilde
anlatırsanız insanlar hemen örneklerle önünüze çıkabilir.
Bu programda hiç kimse bir diğeri için kırıcı olmadı, bence bu
kazanç sayılmalı. Diğer yandan CHP’li Selin Sayek Böke, HDP, Sol
Parti adına katılan arkadaşımızın söylemi çok benzeşti öyleyse
geriye ne kalıyor? Boş bırakılan yerin ilgililerce doldurulması. TKP
adına konuşan arkadaşımız da TKP’nin farklı olduğunu anlatmak için
hakkını vermek lazım az çabalamadı fakat o arkadaşın da bir eksiği
vardı. O da kimse ona devrimi nasıl yapacaksınız, sosyalizm
anlayışın nedir, partiler olarak niye birleşmiyorsunuz diye
sormuyordu ama o arkadaşımız yine de her fırsatta tam olarak
yapamadıysa da fırsat buldukça buraya atıfta bulunmayı kendisi
açısından daha yararlı bulmuş olacak ki bu taraflara değinmeye
çalıştı.
İnsan, arkadaşları dinleyince sanıyor ki yarın AKP ve saray iktidarı
faşizmine karşı mücadelede birlikte davranılabilir. Ama öyle
olmuyor, hemen her temsilci iyi niyetli duruşlarını daha öne
çıkarıyor fakat tartışma biter bitmez de her şey unutuluyor. Sonra
bir de bakıp görüyoruz ki söylenenlerin hiçbir değeri yokmuş. Bu
yüzden de bir türlü solun niye bir araya gelmediği öyküsüne bir
türlü noktayı koyamıyoruz. Köşeli konuşmak her zaman iyidir.
Bu yüzden de biz TSİP olarak köşeli konuşuyoruz. Diyelim ki önümüzde
seçimler var, bu seçimlerde de sol ve sosyalistlerin birlikte
davranması gerekiyor bu işin ruhuna uygun davranır ve üstümüze düşen
her özveriyi de gösteririz. Ama konu örgütlerin tek bir örgüt olarak
birleştirilmesi ise bu tartışmayı boşuna zaman kaybı olarak görürüz.
Çünkü TSİP’in birlik olayını öğretisel (ideolojik) ve örgütsel
birlik olarak görür ki bu da ancak mücadele içinde aynileşerek
olabilir.
Son söz neyi konuşuyoruz, altını çize çize konuşalım, ne olacaksa
biz öyle istiyor olduğumuzdan değil, amacımıza ulaşmak için nelerin
yapılması gerektiğini bilerek yapalım ve o büyük kitle karşısında
inandırıcı olalım göreceksiniz gerisi gelecektir.