ÜLKE BÖYLE YÖNETİLİR
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
27 MART 2020
Ekonomik krizin iyice
azgınlaşmasına mı neden oldunuz, hiç mi hiç aldırmayacak; yığınların
karşısına geçip “bakın, şimdi burası çok önemli” dedikten sonra
yakın bir zamanda krizden çıkılacağının muştusunu vereceksiniz ama
kriz ortadan kalkacağına daha da derinleşecek. Zamlar yapacak,
halkın iliğini kemiğini sömüren kararlar alarak sanki hiçbir şey
olmamış gibi yeniden yeniden halkın karşısına çıkarak ortalığın
güllük gülistanlık olduğunu da söylemek yüzünüzü bile kızartmayacak.
Sonra efendim; ülke varlıklarını birer ikişer yabancılara ve onlarla
işbirliği içinde olan işbirlikçi sermayeye peşkeş çektikten sonra
yine aynı numaraya yatıp yığınların pembe düşler görmelerini
sağlayacaksınız. Enflasyon mu almış başını gitmiş, ne var ki bunda
her şey bir telefona bağlı, telefon edersiniz istediğiniz rakamlar
söylenir olur biter. Yağmaya sonuna kadar kapı aralar, en kolay ve
en hızlı bu iş nasıl yapılır diye düşündükten sonra 1 kişiye yetkiyi
verdiniz mi olmuş bitmiştir. Sonra para mı gerekli en stratejik
elinizde neyiniz varsa bizim köy büyüklüğünde olan Katar’a satar, en
güzel arazileri de onlara ve Müslüman ülkelerdeki zenginlere satar
işin içinde sıyrılıp çıkarsınız.
Hani şu koronavirüs tehlikesi durmadan boyut kazanıyor ya
önemsemeyin, bizim ülkemizi yöneten öyle bir lider var ki verdi mi
emri dağlar taşlar titrer ortada virüste kalmaz virüsün yarattığı
tehlikede. Ya da ne bileyim halka doğru bilgi vermez, yaşananları
saklayarak herkesi susturmak için trollerinizi de ortalığa saldınız
mı tamamdır. Korku havası yaygınlaşır sizler de işlerinizi tıkır
tıkır yürütürsünüz.
Her gün koronavirüs bulaşanların ve yaşamını yitirenlerin sayısı
yeterince doğruluktan yoksun olsa bile durmadan artıyor. Bu olup
bitenler karşısında yönetenler olarak siz ne yaptığnızı, “Evde kal,
dışarı çıkma!” demenin ötesinde söyler misiniz?
Yooo hakkınızı yememek gerek. Sizi ne koronavirüs durduruyor ne de
ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz. Bizim ülkemizde virüs için
ayırdığınızı söylediğiniz ortada olmayan paraya karşın, büyük
harcamaları göze alarak şu Kanal İstanbul’unuz için kazmayı bile
vurmuş bulunuyorsunuz. İki köprünün dün ihalesini yaparak bizimle
dalga geçer gibi toplumun paniğinden nasıl da yararlanıyorsunuz
maşallahınız var. Hani bu Kanal İstanbul işini ne çok istiyorsunuz
diyeceğim de sanırım tutum ve davranışlarınıza bakınca bu iş
istemenin de ötesinde bir şey olsa gerektir. Bu yüzden de bizler de
ister istemez yukarıda sözünü ettiğimiz zenginlerle ne alışverişiniz
oldu, olacak ki bu iş de bu kadar gözü kara bir gidiş içindesiniz
diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Dününüzü, bugününüzü tek tek masaya yatırıp inceliyoruz da sizin
için bunlarda bu konuda haklı diyeceğimiz tek bir örnek bulamıyoruz.
Her şeyi çiğneyip geçtiniz. Ortada ne demokrasinin kırıntısı kaldı
ne hukuk ne de adalet. Halkımıza seçimleri örnek olarak göstererek
sanki demokratik bir ortamda demokratik yarış varmış gibi göstermeye
çalışıyorsunuz ama diğer yüzünüzü göstermekte küçücük bile çekince
duymadan HDP’li belediyelere kayyum atayabiliyor, kimi CHP belediye
başkanlarının da başkanlığını düşürmekten çekinmiyorsunuz. Son
olarak CHP’li Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar’ın YSK’yı devreye
sokarak mazbatasını iptal ettirebiliyorsunuz.
Sonra bugüne kadar bir türlü gerçekleştiremediğiniz şu affınıza ne
buyrulur? Kimleri ve ne için dışarı salmak için göbeğinizi
çatlatırken nasıl oluyor da siyasi ya da düşüncesini söyledi, haber
yazdı diye pek çok gazeteci ve diğer yurttaşlarımızı bu affın
dışında bırakıyorsunuz? Şimdi bana af dediğim için saldırabilirsiniz
fakat indirimdi, şuydu, buydu dediğiniz şey çalıyı arkasından da
dolaşmış olsanız aftır bence.
Ya peki, TELE 1 ve diğer muhalif televizyonlara RTÜK aracılığı ile
kestiğiniz cezalarda neyin nesidir çıkın açıklayın
açıklayabilirseniz? İktidar olarak her mensubunuzun kendisini yargı
yerine koyup kararlar vermeye kalkması da nasıl bir şeydir söyler
misiniz?
Uzatmayalım, ülkeyi böyle yönetmek kolay gibi görünebilir. Ya da
sizler; ülke böyle yönetilir sanabilirsiniz fakat bu işin hiç de
öyle olmadığını nasıl olsa günü geldiğinde görüp tadacaksınız.
Ülkede her gün koronavirüsten insanlarımız yaşamını yitirsin,
yurttaşlara bu yüzden olağanüstü şeyler yaşatın, sonra da sanki bu
olağanüstü şeyler hiç yokmuş gibi şaibeli Kanal İstanbul projesini
başlattım ayaklarına yatın.
Evet, benim düşünceme göre kapitalizm insanın doğasına aykırı,
halkın düşmanı bir sistem. Bu konuda an bile ikircikliğe düşmeden
bunu her fırsatta söylerim ama inanın sizin kapitalizminizi bir yere
koymanın olanağı bile yok. Yok, çünkü kapitalizm bu denli ahlaksız
bir sistem ama buna karşın bazı sorunları bu sistemde bile çözüme
ulaştırmak olasıyken bizim ülkemizde böyle işliyor olması olacak şey
değildir. Dün hiç yerine koyduğunuz sağlık çalışanlarını,
doktorların örgütü Türk Tabipler Birliği’ni toplantıya bile
çağırmayacak ötelemeye, itelemeye kalkacaksınız sonra da canımız,
ciğerimiz diye karanlıkta alkışa tutacaksınız. Sizin gerçek yüzünüz
bu. Bu yüzden de ne inandırıcılığınız var ne de sorunların
çözülmesinin öznesisiniz…