MİLLİYETÇİLİK PALAVRASI
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
22 TEMMUZ 2019
Günümüzde milliyetçi
milliyetçi oturup milliyetçi milliyetçi kalkmak ne anlama gelebilir?
Bunu anlamak istiyorsanız Devlet Bahçeli ve Partisi MHP’nin 2 yılını
mercek altına alın ne demek istediğimizi göreceksiniz.
O kadar kısa süre içinde bir taraftan bir tarafa zıplayabilen bir
politikanın en kaba haliyle savunulması Bahçeli ile birlikte hayat
bulması sizce bir rastlantı olabilir mi? Ya da şöyle söyleyelim
dünden bugüne MHP çizgisinde bir parti ve lideri bizleri şaşırtacak
yeni olarak ne söyleyebilir? Söyleyemediğini cümle alem görüyor
biliyor. Yol değiştirdiği günden bugüne siyaseten yapışıp kaldığı
elinde beka meselesinden, dış tehlike mavalından ve vatan, millet,
Sakarya söyleminden başka ne var? Bugüne kadar yaptığı her konuşmaya
doğrusu bayılmamak elde değil. Bunca ağdalı biraz da uyaklı
konuşmasını kim yazıyor gerçekten de merak eder olduk. Bu sözleri
ortaya serseniz sonra deseniz ki Bahçeli ne demiş; hiçbir şey
demediğini hemen görüyorsunuz. Bu yüzden de MHP ve Bahçeli’nin bu
içi boşluğa karşın yine de peşinden bir gücü sürüklüyor oluşunun
nedenlerini anlamaya çalışmak gerekmez mi?
Bence gerekir elbette ama şurası da bir gerçektir ki, MHP’nin ve
Bahçeli’nin söylediklerini anlamak için dahi çocuklar olmaya gerek
yoktur. En sıradan insanlara en kaba biçimde aidiyet ülküsü
üzerinden seslendiniz mi tabiki de bir taraftar kitlesi bulabilmeniz
olasıdır. Bu taraftar kitlesi ülkenin içinde bulunduğu koşullara
bağlı olarak artar veya azalır ancak bu kaynağın kuruması hepten de
olası değildir.
Bizler gerçi, MHP ve Bahçeli gibileri onlarla kıyaslayacak değiliz
ama yine de bir benzerlik bulmak olasıdır. Bizler yaşamımız boyunca
devleti çok önemseyen hatta devletin çöpüne bile dokunulmasına izin
vermeyen, bu bağlamda da dış ilişkilerde bile titiz davranan sayısız
bürokrat ve devlet adamı tanıdık. Bu kişilerin bir bölümünün ise
olabildiğince sosyal devlet anlayışına yatkın kişilerin olduğunu da
iyi biliyoruz. Sonra ne olduysa oldu, bu çağı geçmiş kelaynak
kuşları gibi görülen bu kişiler ülkede kapitalizm geliştikçe ve de
burjuvazi sinekten yağ çıkarırcasına her alana el atmaya başlayınca
bunlar birer ikişer silinerek yok olup gittiler. Zira sözünü ettiğim
kişilerin içinde Bakan düzeyinde maaş bile almayacak denli idealist
kimseler varken; Turgut Özal gibi uluslararası sermaye güçlerinin
işbirlikçisi konumundaki bir kişi tarafından silinip, süpürülüp yok
edildiler. AKP ve saray iktidarı tarafından da bu türlerin köküne
kibrit suyu döküldü ve bugün devlet katında bunları mumla aramaya
kalksanız bir tane bile bulamazsınız.
Eh tabi böyleleri vardı ancak bir de gece gündüz devlet sözcüğü ile
yatıp devlet sözcüğü ile kalkan komünizm karşıtlığı nedeniyle
emperyalist güçlerin gladyo görevini üstlenecek denli çıkarcı,
işbirlikçi, kendinden yana yontan devletçiler vardı ki bunlar da
bugüne kadar geldiler ve MHP ve Devlet Bahçeli’de vücut buldular. Bu
yüzdendir ki daha dün Bahçeli Karaman konuşmasında ülkenin ve ülke
halkının başına bunca belayı sarmış olan AKP ve saray iktidarının
koruyucubaşısı gibi konuşmalar yapıyor olması bir rastlantı olmasa
gerektir. Hâlâ başkalarına illet-zillet tanımlamaları ile seslenip
oraya buraya Türklük adına kükreyip durmasının altında yatan şeyler
olmalı değil mi?
Ülkemizde ekonomi çökmüş, kitleler açlık ve yoksullukla boğuşurken,
eğitim dibe vurmuş, sağlık hizmetleri tam anlamıyla bir vurgun
sahasına dönüşmüşken muhteremin konuşmalarının hiçbir yerinde
bunlardan söz ettiği tek bir sözcük bile yok. Dün komünistlere
Moskova’ya diye bağıranlar bugün S-400 savunucusu kesilmişler,
kıblelerini de azbuçuk Moskova’ya çevirmişlerdir. Bir de bunun
yanına kendi silahımızı ve uçağımızı kendimizin yapacağı palavrasını
eklediniz mi tamamdır, ne yapsın ki Karaman’da Bahçeli’yi dinlemeye
gelenler? Bu göğüs kabartıcı sözler karşısında onlar da horozlanıp
horozlanıp alkış tutacaklar elbette. Yokluk ve yoksulluk içinde
olmanın ne önemi olabilir ki? Kömür ocağında su basması sonucunda
boğuladabilirsin. Ayağında lastik ayakkabı bile olmayabilir çok mu
önemli? Yeter ki bu yoksul insanların üstünden savaş uçakları
cayırtıyla geçip gitsinler…
Siyasi partilerin üye ve taraftarları arasında bir araştırma yapılsa
inanıyorum ki en az kitap okuyan AKP ve MHP üye ve taraftarlarıdır.
Bu yüzden de onları; kaba dini duygularla ve etnik palavralarla
yönetip yönlendirmek ve elde tutmak çok daha kolaydır. Çünkü
bunların hiçbiri durup dururken soru bile sormazlar. Örneğin
bunların sözlüğünde Ne, neden, nasıl, niye, itiraz yerine geçecek
ama, fakat vb. sözcükler bile yoktur.
Sonuç olarak biz sosyalistler yığınların arasında yeterince taraftar
bulamıyor ve kök salamıyorsak bilelim ki bunun nedeni çokça da
cehalettendir. Bu yüzden Türkiye’de eğitim bitirilmiş, okullar imam
hatipleştirilmişlerdir.
Yoksa Devlet Bahçeli’nin dink beygiri gibi dön baba dön laflarına
kim kanar değil mi?