HALKA NE DİYEBİLİRLER Kİ?
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
31 MAYIS 2019
AKP’nin 2 Haziran günü yinelenecek
olan Artvin Yusufeli, Kırıkkale Keskin ve Denizli Honaz seçimlerinde
neler oluyor ülke kamuoyu izliyor mu acaba?
İzlemiyorsa biz yazalım hiç değil ne kadar yurttaş duyar ve
öğrenirse kârdır.
Her şeyden önce adaylar eşit koşullarda yarışmıyorlar. Çünkü AKP,
adaylarının kazanması için salt partinin olanaklarını kullanmıyor.
Devletin bütün olanakları seferber edilmiş durumda. Bu seçimler için
ne para esirgeniyor ne de vatandaşlara yapılan vaatlerin arkası önü
kesiliyor. Memleket işsizlikten kırılırken kimseye iş bulamayan
İŞKUR kolları sıvamış AKP’nin hizmetinde oy devşirmek için
yurttaşların aklını çelmeye çalışıyor. Sizin anlayacağınız ülkeyi
her türlü kayırmaların, nüfus ticaretinin ve iltimasların yaşandığı
cehenneme çevirmişler, habire de bu yönde çaba harcıyorlar.
Öyle ya AKP aklınca bu üç ilçeyi alıp İstanbul seçimleri öncesinde
moral kazanmak sevdasında. Eğer buraları kazanırsa kazanma
furyasının İstanbul’a da yansıyacağını düşünüyor olmalı. Ancak AKP
ne kadar devletin olanaklarını kullanırsa kullansın yine de
yurttaşların AKP ve saray iktidarına karşı nefretleri öyle bir
büyümüş ki AKP ancak açılan bu arayı yurttaşlara yönelik tehdit ve
sindirme yoluyla kapatabilir. Bunun da etkisinin olacağını
sanmıyoruz çünkü halk gecikerek de olsa korkuyu büyük ölçüde
üstünden atmış görünüyor.
İBB Başkanlığı seçimlerine gelince; AKP’nin en zavallı görüntüsü
burada kendisini ele veriyor. Gel deyip getirdikleri, git deyip
gitmesini sağladıkları Binali Yıldırım’da seçimleri kazanmak için en
küçük bir belirtinin de olmadığını bütün çıplaklığı ile görmekteyiz.
Adamın pili bitmiş. Ziyaret için gittiği yerlerde öyle şaşalı ne
karşılamalar var ne de yanına gelenlerde bir coşku belirtisi.
Haberlere yansıyan görüntüler bile Anadolu Ajansı ve havuz medyası
tarafından ayıklanıp etkili olacağı düşünülen görüntüler veriliyor.
Daha düne kadar söylediklerinin tersini söyleyerek herkesi şaşırtan
Binali Yıldırım, su ve öğrenci ulaşım giderlerinin indirilmesi için
söylediğinin tam tersini söyleyerek İmamoğlu’nun gerçekleştirdiği
görüşleri savunur oldu. Ha bir de gittiği yerlerde İmamoğlu’nun
İstanbul’u yönetecek kadrosunun olmadığı yönünde sözleri var ki
kendi dahil bu sözlere kimsenin inandığı yok. Öte yandan AKP
trolleri ve politikacıları tarafından öyle yalanlar söyleniyor ki bu
yalanlara karşı hemen yanıt veren sosyal medya kullanıcıları
Binali’nin zaten olmayan soluğunu kesiveriyor.
AKP yöneticilerinin İmamoğlu’na yönelik eleştirileri eleştiri
olmadığı için anında tersine dönerek AKP’yi savunma yapmak zorunda
bırakıyor. Salt bu yüzden rüzgârı AKP’den yana esen Karadenizlilerin
neredeyse ezici çoğunluğu dümenlerini İmamoğlu yönünde kırdılar
bile. Binali Yıldırım doğru dürüst ne halkın içine girebiliyor ne de
sokaklarda dolaşıp etkili oluyor. Mizansen önceden hazırlanırsa
gidilen yerler var, var olmasına da onun da arkası gelmiyor. Oysa
İmamoğlu’na gösterilen ilgi öyle mi? Sokaklar birden insan seline
dönüşüyor, denizde yüzenler bile koşarak gelip İmamoğlu’nun seçim
çalışmalarına renk katıyor.
Binali Yıldırım ne yapsın? Adam aday olmayı kendisi istemedi ki. Ona
aday ol denildi, o da ne yapsın gönüllü-gönülsüz bu postu sürümek
zorunda kalıyor. Eh iş böyle olunca da bir sürü tutarsız düşünceyi
sıralamak gereksinimi duyuyor. Kendisine sorulunca da; “ne yapayım
öyle söylemek zorundaydım” diyerek komik duruma düşüyor.
Bildiğiniz gibi Kadir Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı’ndan Fethullah’a yakınlığı nedeniyle istifa ettirildi.
Daha önce kendisini ziyaret etmeyen Binali Yıldırım bu kez Kadir
Topbaş’ı ziyaret etmek zorunda kaldı. Bu yüzden de Binali
Yıldırım’ın bu ziyareti kamuoyu nezdinde çok tartışıldı. Bunun
üzerine bu ziyaretten ne kazancı oldu bilinmez ama tepkilerin bizzat
AKP içinden de gelmiş olması Tarzan’ın zor durumda olduğunu da
göstermesi bakımından şimdilik diyebiliriz ki ilginç oldu.
Zaten AKP’nin Fethullahçıların tepe noktalarında yer alan kimselerle
ve özellikle de paralı pullu kimselerle pek sorunu olmadığını
yaşadıklarımızdan öğrendik. Dahası öyle insanlar bugün AKP içinde
yerlerini koruyor, öyle insanlar hiç beklemediğiniz yerlere
getiriliyor ki şaşırıyorsunuz. İçerde yatanlar ve kendilerine ceza
üstüne ceza kesilenlerle ödüllendirilenleri düşünüyorsunuz da
aklınıza bin tane şey geliyor.
Sonra efendim Binali Yıldırım soluğu bu kez de hop İsmailağa
Cemati’nin yanında aldı. Bunlar böyledir. Anımsarsanız İsmailağa
cemaati Soma’da 301 madenci yaşamını yitirince iktidarı desteklemek
için oraya damlamış, sokaklarda cübbeli hocalar halkı tevekküle
davet ederek; ağlayıp isyan ederlerse şehitlerinin cennete
gitmeyeceğini söyleyerek tam bir kötülük abidesi olarak Soma
sokaklarında boy göstermişlerdi. Ülkemizin havasını kirleten
insanlık karşıtı bu gerici, dinci kesimlerden Binali’ye destek
gelecek olması da ayrıca üstünde çok düşünülmesi gereken bir
durumdur.
Son söz şudur; bunların halka diyecek bir şeyleri olmadığı için
kiminle mesai yapacakları ortada. Halkın tepesinde zulüm makinesine
dönüşmüş bir iktidar kiminle teşviki mesai yapabilir, elbette
değerlerini tüketmiş, din diye çocuk istismarlarına bulaşmış edep,
hayâ bilmeyenlerle. Bunun da karşılığının olmayacağını
düşünüyorlarsa aldanıyorlar.
İstanbul halkı uyandı ve Binali Yıldırım neyini ortaya koyarsa
koysun İstanbul’u soyup soğana çevirenlerin yenilgiyi tatmalarından
doğal hiçbir şey olamaz.