MURDAR
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
16 NİSAN 2019
Seçim akşamı onu bir gördük, bir daha
da görmedik. Daha akşam on buçukta adam kalktı, belediye seçimlerini
3870 oy farkı ile kazandığını söyledi. Sonra ortadan bir kayboldu
tam kayboldu. Bu arada bir iki twit attıysa da kimse bu twitleri pek
önemsemedi. Bazı çevreler Binali Yıldırım’ın bu halini olumlayan
açıklamalar yaparak birçok AKP’liden farklı bir kişiliğe sahip
olduğu üzerinde durdular. Yani onca yaşananlara, demokrasinin
katledilmesinde ve ülkede rejimin değiştirilmesinde oynadığı role
karşın, Binali Yıldırım aklanmak istendi. Ne var ki Binali
Yıldırım’ı aklamak isteyenleri değil Binali Yıldırım bizi doğruladı.
Önceden televizyona çıkıp bir açıklama yapacağı duyuruldu.
Arkasından da bir yanına İstanbul İl Başkanı’nı bir yanına da bir
AKP milletvekilini alarak basın toplantısını başlattı.
Söylediklerinin kıymeti harbiyesi var mıydı diye soruyorsanız
söyledikleri incir çekirdeğini doldurmazdı ama söyledikleri kesin
Türkiye siyasi tarihinde unutulmayacak şeylerdi.
Anımsadıklarımızı satırbaşlarıyla söyleyelim. Neymiş efendim, Ekrem
İmamoğlu kendisini İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı nasıl ilan
edebilirmiş. Bu kadar sabırsızlık yapacağına ya YSK’nın vereceği
kararı beklemesi gerekmez miymiş? Sonra efendim maçlara giderek
toplumda gerginlik yaratıyormuş. Oysa seçimlerde o kadar çok hile
hurda yapılmış ki seçimler mundar olup çıkmış. (düzeltelim murdar)
Mundar etin de kavurması olmazmış. Arada oy farkı görüldüğü gibi
sayım yapıldığı için 27 binlerden 13 binlere indirilmiş. CHP’liler
usulsüzlük yapmışlar. Bu nedenle de oyların sayımını
engelliyorlarmış.
Bu arada anımsatalım, Maltepe’de sayım yerini basanlar AKP ve
MHP’liler. Baskılarla sayım kurulunun 2’ye düşürülmesi için karar
aldıranlar da onlar. Olağanüstü itiraz haklarını kullanmak için
Büyükçekmece’de polis marifetiyle yurttaşların evlerine giderek
baskı uygulayanlar da kendileri olduğu gibi seçmen listelerinin bu
şekilde oluşmasını sağlayanlar da iktidarın ta kendisi.
Her neyse Binali Yıldırım konuşup dururken bir muhabir önceki gün
Maltepe’de sayımların durdurulmasını ve sayılan sandıkların iptalini
YSK’nın iptal ettiğini söylemesi ile birlikte işler karıştı. Kem küm
vaziyetlerinden sonra seçimlerle ilgili değerlendirme aynı üslupla
devam ettirildi.
Yani sizin anlayacağınız Binali Yıldırım böylece tarihe geçecek
sözler ettiği gibi kendisini aklamaya çalışanların da çabalarının
üzerine sünger çekmiş oldu.
Seçimleri Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı belliydi belli olmasına da
iktidar süreci acaba niye elinden geldiğince geciktirme çabası
içindeydi?
Oturup düşününce işin içinde bir Çapanoğlunun olduğunu anlamak zor
değil. Öyle ya İstanbul Büyükşehir Belediyesi aracılığı ile ne büyük
rant dolapları çevrilmemiş miydi?
AKP her fırsatta belediyenin olanaklarından yararlandırılıp
mitinglerinde belediyenin bütün olanakları kullanılmamış mıydı?
Reklam amacıyla belediye harcamaları acaba hangi rakamlara ulaşmıştı
ve bu reklamlarda kimlerin reklamları yapılmıştı?
Dinci dernek, vakıf, tarikat ve cemaatlere peşkeş çekilen para ve
diğer varlıklar nelerdi acaba?
Bankamatikten aylık alanlar kaç kişiydi?
İhaleler nasıl yapılmıştı ve hangi yandaşlar zengin edilmişlerdi?
Sözün özü say say bitmeyecek denli bir talanın olduğu gerçekti
gerçek olmasına da bu gerçeklerin üstü kapatılabilir miydi?
Kapatılamasa bile büyük ölçüde karartmak söz konusu olabilir miydi?
Uzatmayalım AKP’nin bu denli oyalama çabalarının elbette altı boş
değildi. Bu yüzden de halkın olanaklarını iç edenlerden kesinlikle
hesap sorulmalı, geciken mazbata bile hilelerin hurdaların
kapatılması içinse bu çabalarda halkın gözleri önüne serilerek
sorumlularından hesabı sorulmalı ki “oylarımız iç edildi” diyen
Binali Yıldırım’a iç edilmek neymiş gösterilmelidir.
18 Nisan günü ülke farklı bir güne değil, yarınları için umut
edebileceği bir güne uyanabilsin.
Demokrasi düşmanları da demokrasi düşmanlıklarının bedelini
ödesinler, hiçbir şey yanlarına kâr kalmasın…