BU NASIL BİR KAFA
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
27 OCAK 2019
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapmış olan AKP’li İsmet Yılmaz
partisinin Sivas belediye başkan adayına oy verilmesi için öyle
sözler etti ki dinleyenin ağzının açık kalmaması olası değil. Neymiş
efendim, AKP adayı Hilmi Bilgin’e o verilirseymiş yarın ruz-i
mahşerde (kıyamet günü) verdikleri oy berat belgelerinden biri
olacakmış.
Bir insanın başka bir özelliği olmazsa inandığı dini alet etmesi
kadar bizce aşağılık bir şey olamaz. Eğer yurttaşlar da İsmet
Yılmaz’a inanır da bu çağrıya uygun şekilde oy verirlerse kıyamet
günü neymiş, boz bulgur çorbasına nasıl muhtaç hale gelinirmiş
görecekler ama iş işten de geçmiş olacaktır.
Bu yazımızda dini mini sorgulayacak değiliz ama içtenlikli bir
şekilde inanç sahibi olanlara bir diyeceğimiz olmamalı mı? Bir din
üçkağıtçılığa bu denli alet edilir de oy istenirse bunu yapanların
ne menem kimseler oldukları hiç mi düşünülmez?
Görüldüğü gibi AKP ve saray iktidarının durumu Fethullahçılardan hiç
de farklı değildir. Onlar da aynı şeyleri söyleyip aynı şekilde
davranmıyorlar mıydı? Şimdi gücü ele geçiren saray iktidarının
söyler misiniz onlardan farklı bir yanı var mıdır? Hem iddia
ediyoruz, İsmet Yılmaz dahil pek çok AKP’li siyasetçinin biraz
altını deşseniz kesinlikle Pensilvanya’ya çıkar da şimdi Fethullah
Gülen’i bir tarafa itmiş görünenlerin gerçekte yapıp ettikleriyle
Fetöcülerin de hiç mi hiçbir farkları yoktur.
Bu durumda sözün özü şudur; halk İsmet Yılmaz gibilere hak ettikleri
dersi vermeli Ruz-i mahşer neymiş, AKP’ye oy vermek nasıl olurmuş da
kıyamet günü kurtuluş belgelerinden birisi olurmuş. Eyy İsmet Yılmaz
sana söylüyorum sen git bu sözleri külahıma anlat külahıma.
İnsanları Allah’la kandırdığınız yetmiyormuş gibi birbirinize
kıyamet günü kefil olsanız ne yazar olmasanız ne? Açıkça söylüyorum
ki böylesi yalanlara soyunanların ne bu dünyada ne de inandığınızı
söylediğiniz öbür dünyada yerlerinizin olmadığı bir gerçektir.
Ekonominin bu hale gelmesinde ne iktidarın suçu var ne de kapitalist
sistemin. Soğan tüccarları soğanlarını depolarında sakladıkları için
marketçiler de mallarını fazla fiyatla sattıkları için ekonomi bir
türlü düzelmiyormuş. Oysa iktidar doları ve enflasyonu düşürmüşmüş.
Bu konuda keskin uçlu konuşmalarını ise Recep Tayyip Erdoğan
partisinin Gaziantep toplantısında yapıyor. Yani yapılmak istenen
şey yaşanan halkın ekonomik krizinin suçunu iktidar başkalarının
üzerine yıktıktan sonra sanki onlarla savaşa girişmiş bir görünüm
vererek suçu üstünden sıyırmak istiyor.
Oyna ne enflasyon rakamları gerçeği yansıtıyor ne de işsizlik
oranları. Bu yüzden de çarşı Pazar el yakıyor. Piyasada mallara
yapılan zamlar akıl almaz düzeylerde seyrederken iktidar kağıt
üzerinde milyonların gözlerinin içine baka baka yalan söyleyip
milyonları kandırmaya çalışıyor. Bu yüzden de ne söylenirse
söylensin, hangi tedbirler alınırsa alınsın ne yaşananlara çare
oluyor ne de yıkımın önüne geçilebiliyor.
Üretim durmuş, etten samana kadar ne var ne yok dışalımının
yapılması iktidar yakınlarının kazanç kapısı haline gelmiş, şimdi de
Fiyatların neden bu hale geldiğine sözde şaşarak konuşan AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan çekmiş kılıcını marketlerle savaşıyor.
Acaba savaşıyor mu? Dağı taşı AVM haline getirenler sanki kendileri
değillermiş onlara her yerde olanak sağlamamışlar gibi konuşuyor ya
asıl bizler de işte buna şaşırıyoruz.
Şaşırıyoruz çünkü söylenenlerin gerçeklerle örtüşen bir yanı yok.
Önümüzde seçimler var ya işte bu seçimler bittikten sonra da bu
yönde konuşmalar sürdürülecek mi göreceğiz.