ZAM OYUNU
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
3 EKİM 2018
İlginç olaylar yaşıyoruz.
Elektrikten doğalgaza, ekmekten iğne ipliğe kadar iktidar zam
üstüne zam bindirirken Bahçeli de çıkmış hem “ittifak sürecek”
diyor hem de “yaptığınız zamları geri alın” diyerek aklınca
halktan yana politika izliyormuş gibi görünüyor. Bizler eskiden
beri Türkiye egemen güçlerinin şark kurnazlığını bilmiyor
değiliz. Aklınca Bahçeli iyi polis rolüne soyunmuş görünüyor ki
işler bu kadar kötü giderken yerel seçimlerde sonuç havlu
atmayla sonuçlanmasın.
Bütün bu gerçeklere karşın ekonomik kriz olmadığını söyleyen
iktidar çevreleri aslına bakarsanız doğru söylüyor. Çünkü bu
ülkede memurundan küçük esnafına, köylüsünden küçük üreticine en
önemlisi de hayatı yaratan işçisine kadar saray iktidarının
yarattığı ekonomik krizden etkilenirken bu krizden
etkilenmeyenler de yok değil. Örneğin Recep Tayyip Erdoğan ve
çevresinin bu krizden etkilendiği söylenebilir mi? Söylenemez.
İktidarın nimetlerinden yararlanan eş dost kim varsa etkileniyor
mu? Ne gezer. İktidarın ihalelerinden malı götürenleri etkiler
mi bu kriz? Hiçbir zaman etkilemez. Eee peki, havuz medyası
olarak adlandırılanlar etkileniyorlar mı? Asla. Eğer etkilenmiş
olsalardı kağıt bu kadar pahalanınca seslerini çıkarmaları
gerekmez miydi? Başka kesimler kağıt zamlarından bu denli
yakınır ve iflas bayrağı çekerlerken bunların çıtı çıkmıyorsa
sizce yok mu bunun bir hikmeti?
Atı alan Üsküdarı geçmiş, iktidar krizin asıl nedenlerini ortaya
çıkarıp ona göre tedbir alması gerekirken o başka sularda kulaç
atmaya devam ediyor. Neymiş efendim, bu ülkede spekülatörler
stokçular varmış. Bir de çarşı, pazar ve semt pazarları varmış.
Oralarda bazıları durumdan istifade edip fazla zam yaptıkları
için her şey bu kadar pahalıymış. Bu yüzden de vatandaşlar
jurnalciliğe çağrılıyor. Böyle durumları gördüğünüzde bunları
ilgili yerlere hemen bildirin denilerek sözüm ona zevahir delme
takma popülist politikalarla kurtarılmaya çalışılıyor. Ayrıca
bütün zabıtaların da teyakkuza geçmesi isteniyor ki akıllarına
göre zam yapanlara hadleri bildirilsin.
Gördünüz mü kurnazlık nasıl bir şeymiş? Sıfırı tüketen, yiyip
içip harman savurarak yakınlarını Karun yapanlarda değilmiş
hata. Hata pazarcıdaymış, hata esnaftaymış. Onlara hadleri
bildirildiği zaman ortalık güllük gülistanlık olacakmış amma
velakin dünün bizler gibi yoksulları milyarlık olmuşlar, sütte
leke varmış ama onlarda leke yokmuş. Bu yaklaşım sizlerin aklına
yatıyor mu? Bu nasıl bir kandırmaca ki sürgit devam
ettirilebiliyor?
Recep Tayyip Erdoğan değil miydi krizi yabancıların özellikle de
Amerikalıların körüklediğini söyleyen? Şimdi ne oldu da krizin
mırizin olmadığı ülkemizin denetlenmesi ve sorunlarının
çözülmesi için bir Amerikan şirketi olan McKinsey’e milyonlarca
dolar karşılığında 16 bakanlığın denetlenmesi verildi acaba? Bu
iş yapılırken bile ülke halkının aklıyla alay edilmiyor mu bu
durumda? Hani bunlar yerli ve milliydi? Hani bu işi Amerikalılar
manipüle ediyorlardı? İnsan bir gün önce söylediğini bir gün
sonra nasıl unutur da tükürdüğünü yalar bir konuma düşer bu
sorulara iktidarın yanıt verecek yürekliliği var mı?
Dün partisinin grubunda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
konuşuyor. Öyle sözler ediyor ki akla ziyan. Yerel seçimlerde
kimse torpil için kendisine gelmesinmiş. Kim o mevkiyi
kaldırabilecekse o aday gösterilmeliymiş. Yani sözün özü; ey
AKP’liler bilin torpile olanak vermeyeceğiz. Acaba bu sözlerde
doğruluk payı var mı? Bence yok. Yok, çünkü bugüne kadar bizzat
kendisi tarafından kimler atanmışsa tam da torpil gereği
atananlardır. Sanki atanan bu kişilerde bir özellik var da öyle
atanmış değiller. Bunların hepsi torpilli hepsi liyakatsiz bir
özellikleri var o da gözü kara yandaş olmaları. Anlamak
istiyorsanız üniversitelere atanan rektörlerin siciline bakın
yeter. Anlamak istiyorsanız yeni sistemde kurulan dairelere
getirilenlere bakın olup bitenleri anlamakta zorlanmazsınız.
Özetle gözümüzün içine bakıla bakıla bizlere yalan söyleniliyor.
Bizleri kandırmak isteyen öyle bir mekanizma kurulmuş ki işte
her şey kötü ama bu mekanizmanın maşallahı var tıkır tıkır
işliyor. Ülkede demek kriz yok ha? Madem yok niye zam kasırgası
ortalığı kasıp kavuruyor? Madem yok bu ülkenin üreticileri niye
ağlaşıyorlar? Madem yok bu ülkenin çiftçileri neden feryat figan
seslerini duyurmaya çalışıyorlar? Madem yok işçiler en küçük hak
isteminde bulunsalar kendilerine polisle, TOMA’larla, gözaltına
alınmalarla ve tutuklanıp içeri atılmalarla karşılık veriliyor?
Hani bir şey daha var. Partiniz AKP sizin gözünüzde bu ülkenin
çimentosu ya öyle olmadığını Özal’ın da öyküsünden biliyoruz.
Aynı sözleri Özal’dan da duymuştuk. Bugün o çimentonun yerinde
yeller esiyor. Sizin partinizin de yerinde yeller eseceği günler
inanın uzak değil.
Fitili bitmiş bir çıra gibi sönüp gidecek ortada çimento
oluşunuz değil bir avuç zibiliniz kalacak o kadar…