turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


GAZA VE MEHTERE DEVAM

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

05 MART 2018

Hepten çıldırdık mı bilemiyorum. 14 şeker fabrikası için özelleştirme kararı alınmış ve bir süre önce de fabrikalara üretim hazırlığı yapılmaması doğrultusunda yazılar gönderilmiş. Sizin anlayacağınız AKP ve saray iktidarı bu ülkenin ne işçisinin gözünün yaşına bakıyor ne de köylüsünün. Bir kez işin içinde rant var ya; kim düşünür ülke çıkarını ve de yurttaşların zor koşullarını? Adamlar dünyaya gözlerini açtıklarında ticaretçi doğmuşlar, hem öyle emek vererek falan değil, al gülüm ver gülüm satıp alarak para kazanmanın yollarını öğrenerek yetişmişler.

Peki, şeker fabrikaları özelleştirilecek ya da arsalar birilerine peşkeş çekilecek de ne olacak diyorsanız söyleyelim; adamlar nişasta bazlı şeker ticareti yaptıklarında ceplerine daha fazla para gireceğini düşündükleri için ne köylüyü ne de işçiyi düşündükleri var. Bunlar yeter ki kazansınlar, yeter ki cepleri para dolsun. Özetle bu zihniyeti taşıyanlar cukkalarını doldurmaya bakıyorlar. Bu yüzden de onca protestoya karşın şeker fabrikalarının satışından geri adım atacaklarını gösteren bir belirti de şimdilik görülmüyor.

Her şey şaka gibi vallahi. Yozgat’ta işsiz kalacaklarını öğrenen işçiler AKP il binasının kapısına dayanmışlar. Bizi işsiz bırakamazsınız diye bağırıp duruyorlar. AKP’li deyip de gelip geçmeyin içlerinde şeytana pabucunu ters giydirenler var. Bir yönetici işçilerin karşısına çıkıp konuşmuş: Özetle şöyle demiş; “bu fabrikaları biz açmadık ki sizi işsiz bırakalım, bu fabrikaları kurduğu için sizi işsiz bırakan CHP’dir, gidin derdinizi onlara anlatın.”

İşçiler bu kez de CHP il binasının kapısına dayanmışlar, bağırıyorlarmış. “Bu fabrikaları siz açtınız bizi siz işsiz bıraktınız” diye. Bunu duyunca ne edeceğimi bilemedim. Beni bir gülme tuttu ki demeyin gitsin. Kendimi toparlayıncaya kadar ne çektiğimi bir ben bilirim. Hani kendisi için sınıf tespiti yaparız ya; işçiler ne zaman ki kendileri için sınıf olurlar işte o zaman gerçekleri kavrarlar ve önlerinde kimse duramaz. Yozgat’taki işçiler çoktan kendileri için sınıf olmuşlar bu yüzden de karşılaştıkları sorunu bu bilinç sıçraması ile varıp CHP’nin kapısına dayanmışlar. Hem şaka gibi hem de akıllara ziyan bir durum var ortada. Bizler bu kadar mı yolumuzu şaşırdık? Ne zamandan beri kafamızı kuma gömüp devekuşu görüntüsü ile hak elde edeceğimizi düşünür olduk?

Şu Afrin operasyonu mu yoksa savaşı mı desek her şeyin önüne geçti. Herkes Afrin'le yatıp Afrin'le kalkıyor. Gün yirmi dört saat akıllara ziyan bir şovenizm pompalanıyor ki şaşarsınız. Her kesimden ilginç yaklaşımlara, ilginç eylemlere tanık oluyorsunuz. Önceki gün Bursa’da bir okul artık ne zamandan beri hazırlanıyorsa hazırlanmış, Okulun bahçesine sıra halinde gelen öğrenciler önce “Afrin” yazısı oluşturuyor sonra bir zeytin dalı. Arkasından da bayağımızı kapıp gelen bir grup öğrencinin bu manzaraya bayrak açmaları ile eylem bitiriliyor. Sanırız bu çekimi yapılan basit gösteri de askerlerimizin moralini yükseltmek için çekilip askerlerimize gönderilmiş. Ha bu arada da mehter marşı ha babam çalınıp duruyor. Sanki sanırsınız bu yıl sözü geçen okul tıpkı Çanakkale Savaşı’nda olduğu gibi mezun vermeyecek de Afrin’e gidecek? Ne diyelim yazık bu tür eğitimcilerimize ve de çocuklarımıza. Ki çocuklarımıza eğitim verip eğitim seviyesine yükseltmeyi beceremeyenler sanırız işi gaz vermeye dökmüş olmalılar. Kısacası iyi gidiş değil…

Dün Bilal Erdoğan konuşmuş. Bilal Erdoğan deyip de geçmeyin ha, şimdilerde o gençliğin daha iyi beyninin yıkanması için eğitimde rol almış önemli kişilerimizden biri. Ne demiş biliyor musunuz?

“ABDÜLHAMİT’İ YEDİNİZ, BABAM RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I YEDİRTMEYECEĞİZ!”

Biz Abdülhamit’i biliriz. Dönemi jurnallerle anılır. Koskoca bir imparatorluğun çürümüş hali Abdülhamit’in kişiliğinde can bulmuş ve nihayet iş varacağı yere varmış ve tıpkı bir çıkrık gibi tarihin çöp sepetine atılıvermiştir.

Biz bir şey demedik; Recep Tayyip Erdoğan’la Abdülhamit arasında paralellik kuran sevgili oğlu Bilal Erdoğan’dır. Bu yüzdendir ki, “ABDÜLHAMİT’İ YEDİNİZ, BABAM RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I YEDİRTMEYECEĞİZ!” diyor. Valla babasını kimsenin yiyeceği falan yok. Eğer babası tıpkı Abdülhamitler gibi kendi kendini yerse ona da ne biz karışırız ne de bir diyeceğimiz olur.

Bravo keskin zekalı Bilal Erdoğan. İyi ki varsınız, iyi ki gerçekleri bizler anlatamasak da siz anlatıyorsunuz ya; sizi şimdi bu ülkenin halkı daha iyi anlıyor daha iyi…