turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


İLKESİZLİK

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

01 MART 2018

AKP ve saray iktidarı seçimleri almak için her yola başvuracaktır. Şimdiden neler olacağının belirtileri arka arkaya gelmektedir. Bunlara kısaca değinmekte yarar var.

AKP Grubunda konuşan Başbakan Binali Yıldırım’ın sözleri bu anlamda oldukça dikkat çekicidir. “Malımızı, canımızı veririz iktidarı teslim etmeyiz.” Diğer bütün katakulli yasa değişikliklerini bir kenara bıraksak bu sözler en az Akit TV’den Ahmet Keser’in söylediklerinden bence daha vahimdir. Ahmet Keser sınırlı dinlenilen bir TV’de sonuçta bir program sunmaktadır ve de kendisine rağbet edeceklerin sayısı da bu anlamda oldukça sınırlıdır. Bu yüzden programda Keser’in; “Sivil öldürecek olsak Cihangir, Etiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden başlarız” sözleri üzerine gelen tepkileri ve de yasal işlem başlatılmasını anlamlı bulmakla birlikte Başbakan koltuğunda oturan Binali Yıldırım’ın söylediklerini daha tehlikeli bulmaktayız.

Başbakan Binali Yıldırım; “Malımızı, canımızı veririz iktidarı teslim etmeyiz.” Derken ne demek istemiştir ve bu sözler Keser’in sözlerinden çok daha hafif midir? Bu sözlere gelen sınırlı tepki dışında kamuoyunun dikkatini çeken bir çıkış olmamıştır niyeyse. Oysa demokrasinin olduğu bir ülkede böyle sözlerin söylenmesi demek gerçekten de başbakan da olsa onu koltuğundan eder koltuğundan.

Şimdi ittifakları konuşuyoruz ya; getirilmek istenen seçim yasaları alavere dalavere ile dolu. Bir iktidar düşünün ki, kafasında binbir çeşit Alicengiz oyunu yoksa niye böylesi Alicengiz oyunlarına başvursun değil mi? Seçmen listelerinin hazırlanmasından seçmenlerin hangi sandıkta oy kullanacaklarına, mühürsüz oylardan seçim sandık başkanı görevlisine, YSK, İl, İlçe Seçim Kurulu’nun oluşturulmasına, sandık taşımasından güvenlik güçlerinin müdahalesine ve de oyların sayımına sayımdan sonra hangi partinin ne kadar milletvekili çıkaracağına kadar her konu muğlaklıklarla ve iktidarın işine yarayacak şekilde düzenlenmek isteniyor. Muhalefet; ittifak konusunu ilkelere bağlamak isterken iktidarın ilkelerle ilgili yakından uzaktan ilgisi yok. Tersine iktidar sadece ve sadece seçimi nasıl alırımın peşine düşmüş.

Bu numaralara uygun olarak da bazı küçük partiler kendilerine gün doğduğunu düşünüyor olmalılar ki birdenbire kendilerini bulunmaz Hint kumaşı görmeye başladılar. Bu partilerden birisi de Önder Aksakal’ın Genel Başkanlığını yaptığı DSP. Önder Aksakal nasılsa bir televizyona çıkmış ve o televizyonda akılsız olmadıklarını kim kendilerine daha çok milletvekili verirse o partiyle ittifak yapacaklarını söylüyor. İttifakı ille de CHP ile yapacaklarına dair bir takılmışlıkları da yokmuş muhteremin. Daha çok milletvekili ile ülkeye daha çok hizmet ederlermiş.

Bir parti başkanı düşünün ki, partili cumhurbaşkanlığının getirilmesi ile TBMM’nin devre dışı bırakıldığından bile habersiz. Bir parti genel başkanı düşünün ki, katakullici ile katakullici, onunla o, bununla bu. Yani sözün özü ilkesiz ve fırıldak Kubi cinsinden. Bu kurnazlıkla da herhangi bir ideolojisi bile olmayan sosyal bir olgu olmaktan çoktan çıkmış DSP’nin yeniden canlandırılacağı düşünülüyor. Ben inanıyorum ki ülkemizde böyle adamların partisine bırakalım halkın oy vermesini parti yönetimini oluşturanlar bile kesinlikle oy vermeyeceklerdir. Bu yüzden de DSP hiç gündeme bile getirilmeden ilkesizlerin yallah yanına gönderilmeli, tabela partisi olarak bile varlığı sona erdirilmelidir.

Bu bize bir gerçeği daha gösterdi. Bu gerçek de sosyalistlerle burjuva partilerinin arasındaki farktır. Biz sosyalistler değil 30, 100 milletvekili de verilse kendimizi satışa çıkarmayız. Faşizme karşı burjuva demokrasisi seçeneği ile karşı karşıya kalmışsak bu konuda ilkesel davranan tarafta oluruz ancak bizim için pazarlık söz konusu olamaz.

Ülke o hale getirilmiş ki seçimlerin sonucu çok önemli, bir rüzgâr estirilemezse üç aşağı beş yukarı belli olmuşsa sorun öyle abuk subuk ittifaklarla çözülemeyeceği gibi üstelik bu tür yol ve yöntemlere hayırhak bakarak da toplum basbayağı kandırılmış olur.

Bu yüzden de önümüzdeki mücadele öyle bir mücadele olmalıdır ki herkesin ayağa kalktığı ve Alicengiz oyunlarına izin vermediği bir mücadeleyi örgütlemekle amaca varılabilir. Gerisi gerçekten de fasa fisodur.

Önder Aksakal’ın DSP’si gibi…