Çöküş salt ekonomik alanda olmaz.
Eğer bir ülkede çöküşe neden olan bir zihniyet varsa o zihniyet
ekonomiyi de batırır. Sosyal ve siyasal çöküşü de beraberinde
getirerek ülkeyi yaşanmaz hale getirir. Hele bu zihniyet
iktidarsa kendilerine yönelik her türlü muhalefeti zorbalıkla
bastırdığı için zalimleşmesinin sınırı arttıkça artar.
Bugün AKP ve saray iktidarı ülke ekonomisini batırmış; vurgun,
talan, rüşvet, hırsızlık üst noktalara tırmanırken geniş halk
yığınları da yoksullaştıkça yoksullaşmıştır. Salt bu nedenle
asgari ücrete tepki gösterenlere rahat rahat en tepedeki kişi;
“ellerinize, gözünüze dursun” demekte,sesini çıkaran emekçiyi
bir çırpıda aşağılayabilmektedir. Gerçekler halktan gizlenmek
istendiği için ekonomide ileri sürülen büyüme rakamları kağıt
üstünde yalanlarla beslenmektedir. Açıklanan ne büyüme ne de
enflasyon rakamları birbirini tutmamaktadır. Çarşı Pazar yangın
yerine dönmüş, cari açık 2017 yılında 80 milyar dolara varmış
dayanmıştır. Yalanla peynir gemisi yürümeyeceği için bir avuç
vurguncu köşe üstüne köşe dönerken halk yarını nasıl bulacağının
çabası ve telaşı içinde yaşamaktadır. Başta Beştepe’deki saray
olmak üzere devlet kurumlarındaki israf görülmemiş rakamlara
ulaşmıştır, artmaya da devam etmektedir.
Toplum sosyal olarak da çok büyük bir yıkımın içine
yuvarlanmıştır. Dün birbirlerinin yardımına koşmaktan geri
durmayan halkımız bugün kendilerini her türlü sosyal
dayanışmanın dışında tutmaya özen göstermektedirler. İktidarın
eliyle çökertilen değerler sonucu toplum her alanda
ayrıştırılabildiği ölçüde ayrıştırılmıştır. Dinsel baskılar
sonucu toplumun büyük bir kesimi kendilerinin yaşam tercihlerine
baskı yapıldığı düşüncesindedirler. Bu konuda Diyanet İşleri
Başkanlığı eliyle düşmanlıklar daha da bir körüklenmekte,
toplumun karanlığa yuvarlanması için adeta bir görev üstlenilmiş
gibi davranılmaktadır.
Son olarak evlenme yaşı ile ilgili olarak Diyanet İşleri
Başkanlığı eliyle bir bomba patlatılmış, zaten her anlamda
özellikle de eğitim alanında hakları çiğnenen kadınlarımızla
ilgili akıl almaz şeyler ısıtılıp ısıtılıp yeniden gündeme
getirilmiştir. Bu konu daha çok merdiven altı çalışan sözüm ona
dinciler tarafından dile getirilirken bugün AKP ve saray
iktidarının sayesinde devletin bir kurumu olan Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın gündeminde de rahat rahat savunulup dile
getirilmektedir. İktidar sıkıştığında şu merdiven altı dinciler
için “meczup” der işin içinde sıyrılırdı. Oysa bugün o “meczup”
denilen dincilerin savunduklarını Diyanet İşleri Başkanlığı
savunmaktadır.
Neymiş efendim kız çocukları 9 yaşında buluğ çağına girerlermiş
miş de dolayısı ile de evlenebilirlermiş. Bu anlayıştan daha
büyük sosyal çürüme olabilir mi? Hem nasıl olmaktadır da bu
kuruma iktidar tarafından tek söz söylenmiyor? Söylenemez, çünkü
bu iktidarın dayandığı bu çürük felsefe buralardan
beslenmektedir. Madem öyledir, bizler de açık açık bir öneride
bulunalım. Analar, babalar; sizler Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
dine dayandırarak yaptığı bu açıklamayı dikkate alır ve kız
çocuklarınızı 9 yaşında evlendirir misiniz? Sözüm evlendiririz
diyenlere değildir, onlar zaten bulacaklarını bulmuşlar, sözüm
HAYIR diyenleredir. Kişi meczupsa alır götürür bir akıl
hastanesine yatırır tedavi edersin. Kurum meczuplaşmışsa ne
yapacağız peki? Basit; Diyanet İşlerinin hiç bir konuda yaptığı
açıklamayı tanımadığımızı ilan etmeli ve bu kurumun gerçek
işlevinin dışına çıktığını ileri sürerek kapatılmasını
istemeliyiz. Ancak yetmez, bugün iktidar tarafından beslenen ve
yaşamımızın içine sokulmak istenen tarikat ve cemaatler de aynı
görevi beş fazlası ile topluma pompalayıp durmaktadırlar. İşte
bu yüzden sorun pansuman tedbirlerle çözülemez. Sosyal çürümeyi
bu boyutlara getiren iktidar derhal işbaşından gönderilmelidir.
Sorun etnik olarak da aynı yönde ilerlemekte, toplumun en
duyarlı sinir uçlarıyla oynandıkça oynanarak düşmanlıklar
körüklenmekte yarılma açıktan açığa derinleştirilmektedir. Bu
yüzden toplum katındaki düşmanlaşmayı da hesap etmeden
geçemeyiz.
Bu denli yozlaşmaların arttığı bu dönemde siyasal olarak
örgütlenmiş olan yapıların da ne hale geldiğini bütün çıplaklığı
ile görüyoruz. Kapitalist sistem sömürüyü sonuna kadar sürdürmek
ve ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak için her yola
başvurmaktadır. Bunun için örgütlediği partilerin ise ele alınır
hiç bir tutarlı yanları kalmamışsa siyasal olarak çürümüş
partilerin halkımıza vereceği hiçbir şey yoksa bunlardan da bir
an önce kurtulmanın bir yolunu bulmalı ve sosyalizme amaç edinen
bir partide örgütlenmeliyiz ki siyasal çürümenin üstümüze
yıkacağı yüklerden ve her türlü baskı ve zulümden kurtulmanın
bir yolunu bulalım. Yoksa AKP gibi çürümüş bir heyulanın altında
ne bu ülke ne de bu ülkenin halkı ezilmekten kurtulamaz.
Son söz; Sanki üstüne ne vazifeyse; Diyanet yeni bir açıklama
ile evlenme yaşını kızlarda 17, erkeklerde 18 olarak yeniden
açıkladı. İyi tamam da önceki söylenenler gök kubbenin altında
uçup gitti, ya da silindi mi? Hayır aynen duruyor hem de okkalı
olarak. Peki neden böyle bir açıklamaya gerek duyuldu? Tepkiler
yoğun olarak gelince sıkıya dayanamadılar da ondan. Yahu
utanın…utanın! Çürüme kokunuz dünyayı sardı. Siz de kalkmış
yanlış anlaşıldığınızı söylüyorsunuz.
He…he yanlış anlaşıldınız…