Kılıçdaroğlu ve herkes 'Adalet'
diyor muhterem tartışmayı atlete çekiyor. Neymiş efendim;
halkımızın görgü kuralları atletle oturmaya uygun düşmezmiş.
Anlaşılıyor ki ayakkabısının altı delik Kasımpaşalımız geçmişini
çabucak unutup iyi saatte olsunlara karışıvermiş. Malum ya artık
sözü geçen kişi Kasımpaşa'da ne gazozuna top oynayan
ayakkabısının altı delik genç ne de yoksulluk günleriyle bir
ilintisi kalmış. Öyle bir sınıf atlamış ki uzun sırık
atlamacılarına taş çıkarır, mal, mülk, para, pul sahibi olup
çıkmış. Eee iş böyle olunca da içinden çıktığı kabuğu beğenecek
değil ya o da kendisini burjuvazinin inceliğine kaptırıvermiş.
Kaptırıvermiş, kaptırıvermiş de hareketlerine baktığımız zaman
burjuva kültürü nerede muhteremin hâl ve gidişi nerede? Arada
küçücük bir bağlantı kurmak bile olası değil.
Bugüne kadar Recep Tayyip Erdoğan'dan duyduğumuz sözleri yan
yana getirdiğimiz zaman ne demek istediğimi, biliyorum çok ama
çok iyi anlayacaksınız. Oysa muhterem birdenbire öyle
inceliklere merak salmış ki atletle görüntü vermenin halkımıza
saygısızlık olacağına bile hükmedivermiş. Korkarız bu gidişle
OHAL'e dayanarak konu ile ilgili Kanun Hükmünde Kararname bile
çıkarabilir. Hani, bunları geçelim de asıl Türkiye halkını
muhterem tanımaz hale gelmiş. Öyle ya bugün hangi kapıyı
çalsanız insanların atletle oturduklarını görürsünüz. Demek ki
bu durumda halkımızın kabalığı tavan yapıyor öyle ya. Ayrıca CHP
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yürüyüş koşullarını dikkate
aldığımız zaman o görüntünün ne kadar olağan bir görüntü
olduğunu, inanıyoruz ki kimse ama kimse yadırgamak şöyle dursun,
gündelik davranışlarından olduğunu görecek ve 'Bu da bizdenmiş
la" çekmekten kendini zor alıkoyacaktır.
Konunun özü bize sorarsanız atlet don tartışması falan değildir.
Tamamıyla köylü kurnazlığına özgü popülist bir davranıştır ki
sanıyoruz muhterem bu hareketi ile halkın beğenisini kazanıp
oylarını birkaç puan yukarı çekeceğini düşünmüş olmalıdır. Öyle
ya onun için ülkede ADALET varmış yokmuş hiç ama hiçbir önemi de
yoktur, ADALETİN gereği de. Bu yüzden de konuyu başka alana
çekmek isteyen Sayın Erdoğan tartışmayı bu alana çekmesin de ne
yapsın değil mi?
Bu tartışmaya tartışma da dememek gerek aslında. Hakaretlere
tanık olurken ülke ne halde ne suda hiç düşünüyor musunuz?
İşsizlik diz boyu olmuş, insanlar açlık ücretlerine talim
ediyorlar. Baskı ve zulüm gırla gidiyor. Hak, hukuk, adalet diye
bir şey yok. Gazeteciler, siyasiler, haklarını arayanlar
tutuklanıp tutuklanıp içeri atılıyor. Sizin anlayacağınız
talimatla işleyen bir yargı söz konusu. AKP'li yöneticiler orada
burada ülkenin en büyük tesisi diye yapılan cezaevlerini
gösteriyorlar. Milli Eğitim laçkalaşmış. Önüne gelen valisi,
kaymakamı, eğitimcisi çağdışı eğitim yöntemleri önererek sözüm
ona ukalalık taslıyorlar. Ülkenin iç barışı bozulmuş, dışarı da
tehlikeli durumlarla karşı karşıya gelinmiş. Yabancı ülkelerle
beyhude yapılan tartışmalar yüzünden neler yaşıyor bu ülke
neler. Turizm bitmiş, dışsatım büyük aksamalara uğramış, sanayi
çökertilmiş. Bütün bu gerçekler karşısında malum kişi başka
ülkelerle salt kendi çevresinde tuttuğu yandaşları daha da
yandaş olarak yanında tutmak için olmadık ucuz tartışmalara
yöneliyor. Sonuçta da kaybeden hep ülkemiz oluyor. Bu
tartışmaların ülkemize kazandırdığı en küçük bir şey yok.
Evet, bu yaklaşımlara karşın yine de sürekli olarak yitiren AKP
ve saray iktidarı olduğu için malum kişi bu kez de tartışmaları
kendi içine taşıyarak herkese vermek istediği ayarı bu kez de
kendi partisine vermeye çalışıyor. Emirle parti yöneticileri
istifa ettiriliyor, AKP'deki metal yorgunluğu neredeyse her gün
tartışılır oldu. Oysa AKP ve sarayda yaşananlara baktığımız
zaman olup bitenler metal yorgunluğunun çok ama çok ötesine
geçmiş. Yani sizin anlayacağınız oksitlenme bütün yapıyı
çürütmüş. İşte bu yüzdendir ki Sayın Erdoğan tartışmaları bel
altı sürdürerek belki durumu muhafaza ederim diye düşünüyor ve
düzeysiz tartışmalara girip söylemediğini bırakmıyor.
Sonuç olarak kim ne yaparsa yapsın su akar yolunu bulur.
Ülkemizde ADALET olmadığı için ADALET YÜRÜYÜŞÜ yapıldı ve
milyonlarca insanın destek verdiği ve katıldığı kitlesel bir
eyleme dönüştü. Bugün Çanakkale'nin içinde başlayan ve
Gelibolu'da sürecek olan ADALET etkinliği başlamış durumda. Bu
yüzden de muhteremin ve partisindeki irili ufaklı her
yöneticinin kan basıncı daha da artacak ve sataşmalar artarak
sürecektir. Ancak yukarıda belirttiğimiz hiçbir soruna da AKP ve
saray iktidardan gönderilmediği sürece küçücük bir çözüm
bulunamayacaktır.
Biz, TÜRKİYE SOSYALİST İŞÇİ PARTİSİ olarak bunu iyi bildiğimiz
için Çanakkale'deki etkinliği destekliyor ve katılıyoruz.
Göreceksiniz her şey iyi olacak iyi…