Hepinizin ildiği gibi önceki gün
Ankara Siyasal'a kendilerine 'Ayyıldız Hukuk Topluluğu" ve
'Fikir Aksiyon Topluluğu' adı veren gruplar fakülte binasına
girerek orada bulunan öğrencilere saldırdılar. Bu olay üzerine
İletişim Fakültesi'nden siyasallı öğrencilere yardım için gelen
öğrencilerle birlikte saldırı püskürtüldü. Okulu terk eden grup
daha sonra 100 kişilik bir grupla fakülteye yeniden geldiler ve
ellerinde bulunan palalar, sopalar ve bıçaklarla öğrencilere
saldırdılar. Dışardan yapılan bu saldırıya özel güvenlik
herhangi bir yaptırımda bulunmazken saldırıdan 15 dakika sonra
gelen polis de saldırganlara herhangi bir şey yapmazken tam
tersi saldırıya uğrayan öğrencilerin üzerine gaz sıktı. Çok
sayıda öğrenci yaralanırken 20'ye yakın öğrenci de gözaltına
alındı.
Her zaman olduğu gibi bir provokasyon gerekçe yapılarak binaya
asılan bayrağın indirildiği gerekçesiyle saldırı yapıldı yalnız
bütün bu provokatif girişimlerin aksine bayrağımız yerinde
duruyordu, kimse de herhangi bir hareket yapmış değildi.
Saldırganlara içeri girdikten sonra orada bulunan öğrencilere
ramazanı bahane edip niye oruç tutmuyorsunuz, ramazanda yemek
yiyemezsiniz diyerek saldırıda bulundular. Saldırı sırasında
fakülteden uzaklaştırılan akademisyenlerin fotoğraflarını da
parçaladılar.
Üniversitelerde olup bitenlerle ilgili bugüne kadar bütün
iktidarlar; "sağ-sol çatışması" deyip daha çok da suçu
solcuların üstüne atıp çıkarlardı işin içinden. Belki bir
benzerini yaşıyoruz fakat bu kez bu saldırıların arkasında
doğrudan AKP iktidarının olduğunu da unutmamak gerekir. "Dindar
ve kindar gençlik" betimlemesiyle başlatılan furya iktidar
tarafından çok ciddi olarak desteklendi ve dinci, gerici, faşist
çevrelerin güçlenmesi için hazırlanan ortamda bu gibi grup ve
çevreler beslenip güçlendirildiler. "Dinimize sahip çıktıkça
sıkıntılarımız azalacak" diyerek sıkıntılarımızın azalacağını
söyleyen Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yönde sarf ettikleri sözler
hiç de laf olsun diye söylenen sözler değildir.
Mademki dinimize sahip çıktıkça sıkıntılarımız azalacaksa biri
ya da birileri niye sıkıntıdan kurtulmak için sahip çıkmak adı
altında oraya buraya saldırmasın ki? Birileri oruç tutmuyor diye
din polisi gibi davranan insanların ruh halini anlamak
istiyorsanız kendinizi bir onların yerine koyun nasıl da
gençliğin düşünme sistematiğinin bozulabileceğini görürsünüz.
Evet, ülkemizde bütün kesimleri sıkıntıya sokan sosyal, siyasal,
ekonomik, kültürel bir sürü neden sayabiliriz. Ancak bunları
gündemine getiren bir gençliğin ise yönelimi tabiki de iktidarı
destekler tarzda olmayacaktır. Bu yüzden de iktidar yığınların
düşünme sistematiğini bozup onları birileriyle kolaylıkla dövüşe
sürmek için dini kullanmaktadır. Siyasal'a saldıranların
felsefesi bu kadar basit, bu kadar dardır işte. Böylesine basit
ve dar felsefe ile beyinleri yıkananları; çıkarınız için her
yöne sürebilirsiniz. Çünkü bu kesimler; neden, niçin sorularını
bile soramayacak denli bir düşün yoksunluğu ile karşı
karşıyadırlar.
Bazıları bizim ülkemizde IŞİD, El Kaide, El Nusra gibi terör
örgütlerinin olamayacağını söyleseler de, çokça İslamiyet terörü
reddeder deseler de Türkiye'de de pekâlâ IŞİD gibi terör
örgütlerinin üyesi ve yandaşı hiç de azımsanacak gibi değildir.
Bu yüzden de kendilerine ne isim verirlerse versinler sözüm ona
İslami hasletlerle hareket ettiklerini dile getirenlerin hemen
büyük bir bölümü bir adım sonra İslami terörü kendilerinde hak
görecek kimselerdir. Yoksa Siyasal'a gelen güruhun oruç
tutmayanlarla ne işleri olabilir ki değil mi?
'Ayyıldız Hukuk Topluluğu" ve 'Fikir Aksiyon Topluluğu' adı
altında örgütlenip saldıranların bugün ellerinde palalar,
sopalar varsa yarın silah ve kelle uçuran kılıç olmayacağını kim
söyleyebilir ki?
Sözü uzatmayalım; AKP ve saray iktidarı çok yönlü olarak dini
devlet anlayışının egemen olması için yoğun bir çaba
içerisindedir. Bu çabaların başında da hiç kuşku yok ki, eğitim
gelmektedir. Bugün eğitim her yönüyle bozulmuş, bilimsellikten
çıkarılıp içine hurafe soslanan bir işe yaramaz uygulamalar
karmaşasına dönüştürülmüştür. Burada tabiki de iktidarın
muradının ne olduğunu doğru anlamamız ve onların muratlarını
boşa çıkarmak için elimizden gelen çabayı göstermemiz
gerekmektedir. Yok, eğer iktidarın uygulamalarını püskürtemez,
bilimi öne alan bir eğitime ağırlık verilmesini sağlayamaz ya da
onların oyununu bozamazsak, tıpkı geçmişte olduğu gibi ABD'nin
6. Filosu'na karşı namaza durup sonra da devrimci kanı
dökenlerin bugün de aynısını misliyle yapabileceklerini
düşünemiyorsak gerçekten de gaflet uykusundayız demektir. Bugün
devletin pek çok kademesini dini vakıf ve cemaatler kuşatmakla
kalmamış söz söyler yerlere yükselmişlerdir. Her ne kadar AKP ve
saray benim cemaatim ve tarikatım iyidir anlayışına kendisini
bir güzel kaptırmışsa da sonuç her zaman için önce ülkemiz ve
insanları için sonra AKP ve yandaşları için de gerçekte
Fethullahçılardan daha az tehlikeli değillerdir.
Dün Fethullahçılar da AKP ve sarayın gözünde 'Bir Hizmet
Örgüt'üydü fakat bugün ise terörist olarak anılmaktadır. Bizler
zaten Fethullahçıların ne olduklarını iyi biliyorduk.
Bitirirken sözü; "dindar ve kindar gençlik" ve "Dinimize sahip
çıktıkça sıkıntılarımız azalacak" tanımlamasıyla bitirelim ve
Siyasal'a saldırının nedenini de doğru okuyalım ki yarın geç
olmasın…