Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yazı

turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


TBMM'NİN AÇILIŞININ 94. YILI

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

24 NİSAN  2017

 Dün TBMM'nin açılışının 94. yılıydı. Öyle bir meclis düşünün ki varlığını inkâr noktasına gelip dayanmış. Bu yüzden de 94 yıl önce başlangıç olarak padişahlıktan alınmış olan egemenlik millete verilmiş. Milleti ise o andan başlayarak TBMM temsil etmeye başlamış. O günden bu yana ise ülkemiz parlamenter sistemle yönetilmektedir. Ancak yine o günden bugüne gericiler ve halk düşmanları sürekli olarak parlamenter sisteme karşı mücadele etmişler, parlamenter sistemi kuran başta Mustafa Kemal ve arkadaşlarına karşı her fırsatta hem mücadele etmişler hem de ağır hakaretlerde bulunmuşlardır. Bunun yanında sözde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yolundan gittiğini söyleyenler ise gaflet ve delalet içinde bulunmuşlar, bu yüzden de parlamenter sistem ve cumhuriyet bu ikiyüzlü emperyalist uşaklarının elinde sürekli olarak kan kaybetmiştir.

Nihayet uluslararası emperyalist/kapitalist sistemin bir projesi olarak kurulan ve ilk seçimlerde iktidara gelen AKP ise sözünü ettiğimiz dinci, gerici ve emperyalist işbirlikçiliğini temsil eden bir iktidar olarak 3 Kasım 2002 yılında yapılan erken seçimle birlikte iktidar koltuğuna oturtulmuştur. O andan başlayarak yanına liberal ve sözde aydın geçinen bazı kesimleri de alan AKP iktidarı adım adım amaçlarını gerçekleştirmek için yapılması gereken ne varsa yapmış, her anlamda cumhuriyetin kurumlarının içini boşaltarak işlevsizleştirilmiş ve iktidara hizmet eder hale getirmiştir.

Nihayetinde son amaca bir adım kala parlamenter sistemin sonlandırılması ve tek adamın egemenliği için anayasa değişikliğini gerçekleştirmek için yanına Bahçeli'nin MHP'sini de alarak önce mecliste referanduma götürülme engelini aştıktan sonra anayasa değişikliğinin halkoylamasına götürülmesine karar verilmiştir. Halkoylaması iktidarı elinde tutan AKP ve sarayın devletin bütün olanaklarını kullandığı bir propagandaya dönüşmüş, bununla da kalınmamış 'HAYIR' çalışması yapanlara karşı devletin polisi, valisi, kaymakamı ve bilcümle kalantorları geniş halk yığınlarını tehdit ederek olağanüstü yasa dışı bir çaba göstermişlerdir. Sonuçta 16 Nisan 2017 günü yapılan halkoylamasını 'EVET' diyenler açık ara kaybetmelerine karşın, görülmemiş hile yöntemlerinin yanında YSK'nın da hüneriyle kazandıklarını ilan etmişlerdir. Öyle ki kazandıklarını ileri sürenler; hukuk yoluyla haklarını arayanlara karşı da o değişmeyen saldırgan zihniyetleriyle her türlü hakarete ve saldırıya başvurmaktan çekinmemişlerdir.

İşte böyle bir ortamda varlığı hemen hemen ortadan kaldırılmış olan TBMM'nin kuruluşunun 94. yılı açılışı yapılmış, yapılması ile birlikte de dikkati çeken tartışmalar olmuştur. TBMM'nin açılışını yapan TBMM Başkanı İsmail Kahraman o bilinen tavrını sergileyerek açılışta Mustafa Kemal ve arkadaşlarının adının anılmasına bile fırsat vermemiş, bunun üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer CHP'li milletvekillerinin tepkilerini ise geçiştirerek Mustafa Kemal ve arkadaşlarının adını anmamakta ayak diremiştir. Yoğunlaşan tepkilere karşılık ise Kahraman biz bütün büyüklerimize saygı duyarız diyerek bildiğimiz zihniyetini bir kez daha ortaya koymaktan çekinmemiştir.

İşte tam da burada bu zihniyetten söz etmenin yararlı olduğunu düşünüyoruz. İsmail Kahraman'ın dinci, gerici ve emperyalizm işbirlikçiliğinde uzun bir yol kat ettiğini hepimiz biliyoruz. Kendisi MTTB başkanıdır. Geçmişte Amerikan 6. Filosu İstanbul'a gelince; devrimci gençlik Dolmabahçe'de Amerikan askerlerini denize dökerken, İsmail Kahraman ve benzerleri ise 6. Filoyu kıble yapıp namaza durmuşlar, polis desteğinde devrimcilere saldırarak 2 gencimizi katledip onlarcasını yaralamışlardır. Sizin anlayacağınız İsmail Kahraman bulunduğu makama öyle laf olsun diye getirilen bir kişilik değildir. Eline devrimci kanı bulaşmış biridir ki, cumhuriyetin, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının düşmanı olması kimseyi şaşırtmamalıdır.

Öte yandan aynı dönemin kuşağı olan Deniz Gezmiş ve arkadaşları ipe gönderilirken, Mahir Çayan, Sinan Cemgil ve arkadaşları da katledilmişlerdir. Türkiye topraklarında cumhuriyet döneminin büyük kusurlarıdır ki ülkemizi bugün getirip tek adamın egemenliğine teslim edilmesine sonuna kadar kapı aralamıştır. Kuruluş günü olan 23 Nisan günü eğer Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının adını anmama noktasına gelinmiş ise bunda suçu olanlar bir yana ülkenin geldiği uçurumu da doğru görmek ve değerlendirmek gerekir. 16 Nisan 2017 halkoylaması da göstermiştir ki bu iktidar öyle seçimle falan iktidarı devretmek niyetinde değildir. Eğer öyle bir niyeti olsaydı, oylamaya ne onca hileyi sokar ne de YSK'yı işlediği suçun ortağı konumuna düşürürdü.

Çünkü bu oylama sonrası ortaya çıkan durum öyle geçiştirilecek bir şey olmadığı gibi ülkemiz açısından her fırsatta çok büyük bedelleri olacak bir ortamın da doğmasına neden olmuştur. Öyle Bahçeli gibi kendini bilmezlerin mecliste bundan sonra da uyum yasalarının geçmesi için elimizden gelen yardımı yapacağız demesini de basite almama gerek. Çünkü önümüzde gerçekten de zorlu bir mücadele söz konusudur ve 'HAYIR' bloğu varlığını koruyarak ve geri adım atmayarak bu çevrelere hak ettikleri dersi verebilir.

Büyük resim budur, gerçekte budur…

TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA