Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, yazı

turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


'KISKANIYORSUN BENİ KIZIM!'

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

01 NİSAN 2017

AKP ve saray iktidarının kültürü sürvivor kültüründen öte bir kültür değil. Survivor yarışmasından birinde Nagihan şöyle diyordu; "Kıskanıyorsun beni kızım!" İşte bu anlayışla tıpa tıp örtüşen bir anlayışla AKP ve saray yönetiyor ülkemizi.

Kars'ta konuşan Başbakan Binali Yıldırım Avrupa'ya seslenerek Avrupa'nın bizi kıskandığını söylüyor. Neymiş efendim köprüler yapmışlar, dünyanın en büyük havaalanını yapıyorlarmış. Valla bu şark kurnazlığından iyice illallah dedik.

Ülkemizde işsizlik almış başını gitmiş, gençlerimizin neredeyse tamamına yakını iş bulamıyor. Sokaklar açlıkla ve yoksullukla boğuşan insanlarımızla dolup taşmış, yolsuzluk, vurgun, talan, rüşvet, devlet kapısına işe alışlarda sınavın yerini hülle sistemi almış, Avrupalılar bizi yine de kıskanıyorlar niyeyse. AKP ve saray Suriye'nin iç işlerine karışmış, Suriye'de akıl almaz bir şekilde terör örgütlerine destek olmuş, ne gariptir ki bu yanlış politika yüzünden IŞİD gibi terör örgütleriyle karşı karşıya gelinmiş, askerlerimiz bir bataklığın içine sürülmüş, bu yüzden 71 askerimiz canından olmuş çok sayıda yaralı vermişiz sonra da bir de bakmışız ki 'Fırat Kalkanı' operasyonu bitirilivermiş. Bütün bu ayaz politikalara karşın Avrupa yine de bizi kıskanıyormuş ki anlaşılır gibi değil.

AKP iktidarı ile birlikte eğitim bitirilmiş. Eğitim imam hatip okulu anlayışıyla aşılanmış, yetmemiş işin içine tarikatlar, cemaatler karıştırılmış, salt bu yüzden çocuklarımız canından olmuşlar, tecavüze uğramışlar ama Avrupa yine de bizi kıskanıyormuş. Ülke yönetimi keyfiliğe kapı aralamış, yargı iktidar tarafından denetim altına alınmış, adalet mekanizması felç edilmiş, yargı kararları bile siyasi iradenin istediği doğrultuda verilir olmuş ama niyeyse Avrupa bizi kıskanmaktan neredeyse çatır çatır çatlayacakmış. Ülkede demokrasinin D'si kalmamış, anayasa değişikliği ile padişahlık yönetimi getirilmek isteniyor ama 'HAYIR'cı Avrupa bizi kıskandığı için Recep Tayyip Erdoğan'ı başkan yapmak istemediğinden çılgına dönmüş.

Bugünlerde duyduğumuz yalanların kuyruklusunu bir sonraki gün daha da kuyruklusu izliyor. 'EVET' kampanyası yürüten AKP ve saray çevresi devletin bütün olanaklarını seferber etmişler hababam yalan üretiyorlar. Bunların bugüne kadar 'EVET'i savunmak için değişiklik yaptıkları anayasanın18 maddenden bir tanesini bile savunduklarını görmedik ama bol hamasi sözlerle sağa sola tehdit savurup duruyorlar. Bununla da yetinmeyip 'HAYIR' çalışması yapan CHP liderinin önüne geçip provokatif sorular sormaya kalkışıyorlar. Bu tür vakanın en son kahramanı ise 'HAYIR' çalışması yapanların yanına giden Recep Tayyip Erdoğan oldu. 'HAYIR'cılara neden 'hayır' diyorsunuz dediğinde orada bir yurttaşımız çağdaş Türkiye istediğimiz için diye yanıt verdiği için o da çağdaşlık diye diye oradan görünen 'Yavuz Köprüsü'nü işaret ediyor. Yani en tepedeki kişinin çağdaşlıktan anladığı şeyi de böylece öğrenmiş oluyoruz. Bu kadar mı? Tabiki de değil.

Erdoğan oradan ayrılırken bir de Kemal Kılıçdaroğlu'na "yalancı" diyerek hakaret ediyor.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Avcılar’da trafiğe kapalı Marmara Caddesi’nde oluşturulan stantta fidan dağıtımından önce 'EVET' konuşması yaparken Aslan gibi bir kadın çıkıyor ve bağırarak 'EVET'i anlatması için bir soru soracağını söylüyor. Bunun üzerine kadının üzerine yürüyen ve sesinin duyulmaması için alkış tutan AKP'lilere karşın kadın yine de söyleyeceğini söylüyor ve "anlatabiliyorsa 'EVET'i anlatsın, AKP'liler Kılıçdaroğlu'na provokatif sorular sorarken bu mümkün oluyor da benim soruma niye yanıt verilmiyor" diyor. Tabiki de orada Bakan Veysel Eroğlu 'EVET'i savunamayacağını bildiği için kadını da oradan polis zoruyla hakkında soruşturma başlatılacağı savıyla uzaklaştırıyorlar.

Şimdi soruyoruz o polislere; başta Kılıçdaroğlu olmak üzere 'HAYIR'cılara provokatif sorulan soranları niye uzaklaştırmıyor ve de haklarında bir soruşturma yapmaya yeltenmiyorsunuz da soru 'EVET'çilere sorulmaya kalkılınca hemen kolları sıvıyorsunuz bilmek isteriz elbette?

AKP ve saray zihniyeti ipin ucunu kaçırmış durumda. Bu yüzden de gittikleri her yerde en az ülke nüfusunun yarısı olan 'HAYIR'cılara yönelik ağır ithamlarda ve tehditlerde bulunuyorlar. Bu yaklaşımdan kendilerine vazife çıkaranlar duracak değil ya isminin başında cumhuriyet olan bir savcı 'HAYIR'cıları tutuklamaktan söz ediyor, valisi, kaymakamı 'EVET' vermemeleri durumunda yurttaşların başına nelerin geleceğini rahat rahat dile getiriyorlar, bir AKP'li tabancasını ateşliyor, daha neler neler.

Dünde gülsek mi ağlasak mı cinsinden bu olaya daha tanık oldu Türkiye. AKP ve saray koskoca ülkeyi babasının çiftliği olarak görüyor ya kamu alanı falan taktığı yok. Her yere 'EVET' afişleri asabiliyor. Dün gece de İstanbul'da Saadet Partisi'nin İl binasına AKP'liler 'EVET' pankartı asmaya kalkıştılar. Yine dün İstanbul'da bir halk otobüsünde Recep Tayyip Erdoğan'ın propaganda afişleri olduğu için karşı çıkan yurttaşlarla savunan bir kadın arasında ilginç tartışmalar yaşandı. Kadın önce Recep Tayyip Erdoğan'ın ne büyük bir insan olduğunu 'Dünya Lideri' tanımlaması ile anlattı. Arkasından da; "az kaldı, hepiniz öleceksiniz…gebereceksiniz" diye viyak viyak bağırdı. Daha önce yine önemli bir AKP'li 'Hayır'cılara da yaşam hakkı tanıyacağız demişti de tepemiz atmıştı, bu kadın en az Türkiye'nin yarısını öldürmekten ve gebertmekten söz ediyor bilmem haberlerde dinleme olanağınız oldu mu?

Ne demişler ot otun üstüne ot da kökünün üstüne. Acaba bu kadın kimin sesi olarak konuşuyor dersiniz? Bu zihniyet nasıl kör bir zihniyettir hiç kafanızda tartıp düşündünüz mü?

Düşünmediyseniz düşünün. Düşünün ki sandığa gidin ve kesinlikle insanlık görevinizi yerine getirin, yoksa bunların IŞİD'la aralarında fark olabileceği saflığına asla asla kapılmayın.

TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI

ANA SAYFA