HAKLISIN NİLHAN OSMANOĞLU
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
06 ŞUBAT 2017
Padişah torunu Nilhan Osmanoğlu;
"Dedemin ve Erdoğan'ın düşmanların hep aynı" demiş. Bu ne büyük bir
örtüşme. Bizler elbette kimsenin kulu olmadığımız ve de insanın
insana kulluğunu savunmadığımız, eşit yurttaşlık hakkını ve evrensel
insan haklarını ve yaşam hakkını savunduğumuz için padişahlık
yönetimine kendimizi yakın duyumsamamızın olanağı yoktur.
Bu yüzden de deriz ki; 'YIKILSIN BU KÖHNE DÜZEN - BİZ BAŞKA ALEM
İSTERİZ' Sizin dedeniz köhnemiş ve insanlık düşmanı bir düzeni
savunduğu için dedenize karşı dostluk taşımamızın elbette olanağı
yoktur. Recep Tayyip Erdoğan'a gelince o ve ona benzemeyen pek çok
kişi de köhnemiş bir düzen olan Osmanlılığı yeniden diriltmek ve
padişah yetkileriyle donatılmış tek kişinin egemenliğini
savunmaktadırlar. Bizlerin geldiği çağdaşlık düzeyine uygun olarak
böylesine diktatöryal bir düzene hayırhak bakmamızın olanağı
olmadığı gibi en küçük bir dostluk da beslemeyiz.
Padişah torunu Sayın Nilhan Hanım o kadar isabetli sözler etmişsiniz
ki bizler günlerce anlatsak AKP ve saray iktidarının zihniyetini
sizin kadar kolay anlatamayız. Anlatamayız çünkü anlattığımız zaman
Sayın Erdoğan kalkar inanmadığı şeyleri bize inanmış gibi anlatarak
kafa bulandırır. Örneğin cumhuriyetle ilgili rejim tartışmalarında
kalktı; "cumhuriyete karşı olanlar önce karşılarında beni bulur"
dedi. Bu sözler elbette takiyyeydi ancak sizin takiyyeye
gereksiniminiz yok. Siz ne düşünüyorsanız açıkça söylüyorsunuz.
Sayın Erdoğan, cumhuriyeti bileklerinde pranga olarak gördüğü için o
sadece prangalı olmanın koşullarında konuşmak gibi bir yol seçerek
konuşuyor. Bu durumda her ikinizde aynı şeyleri söylüyorsunuz aslına
bakarsanız, ancak yine de sizinle bizim aramızda bir fark var.
Bizler kimseye düşmanlık duyarak içimizi karartmayız. Köhnemiş düzen
arayışı içinde olanların dünya görüşlerine de işaret ettiğiniz gibi
düşman sayılırız.
'EVET' cephesi davullu dümbelekli devlet desteği ile sahaya indiler.
Bir yanda Binali Yıldırım, bir yanda Recep Tayyip Erdoğan, bir yanda
yandan çarklı Devlet Bahçeli konuşuyor. Onlar istedikleri toplantıyı
yapabilirler, istedikleri kimselere ise en ağır sallama suçlamalarda
da bulunup 'HAYIR' oyu verecekleri terörist ilan edip PKK ve
Fethullahçı çete ile birlikteymiş gibi göstererek halkı kandırmaya
çalışabilirler. Ne var ki bu düşüncelerinin hiç mi hiç halk nezdinde
bir değeri yoktur. Yoktur, çünkü bu muhteremler niçin 'EVET'
denilmesi gerektiğini bile açıklayacak bir düşünce sahibi
değillerdir. Bu yüzden de ilkel suçlama yöntemlerine sarılarak sonuç
alacaklarını düşünmektedirler.
Baksanız ya YSK özel radyo ve televizyonlarda propaganda eşitliğini
hepten kaldırmış, radyo ve televizyonları bu konuda özgür
bırakmıştır. Zaten devletin TRT'si AKP ve saray iktidarının
hizmetindedir. Özel televizyonların neredeyse tamamına yakını AKP ve
saray iktidarını desteklemekte, bazı tarafsızmış gibi görünenleri
ise sarayın korkusundan muhalefete yer bile vermeye korkmaktadır ki
böyle bir ülkede sözünü ettiğimiz AKP ve saray iktidarı ile birlikte
Bahçeli'nin MHP'si ise 'HAYIR' diyenlere şu soruyu yöneltmekten
küçücük bir yüz kızarıklığı bile çekmemektedir. Neymiş efendim yoksa
bizler halktan korkuyor muymuşuz? Halkın iradesine saygılı değil
miymişiz?
Halktan korkanlar da, halkın iradesine en küçük bir saygı
göstermeyenler de sizlersiniz. Çünkü OHAL'i arkanıza almış,
muhalefete her türlü baskıyı rahatlıkla uygulayabiliyorsunuz.
Polislerinizin insanlara karşı uyguladıkları şiddete bakın ne halde
olduğunuzu görmekte zorlanmayacaksınız. O kadar haritayı pusulayı
şaşırmışsınız ki Meral Akşener'in Çanakkale'de yapmak istediği
toplantıyı polis zoruyla engellemeye kalktınız. Olmadı elektrikleri
keserek Meral Akşener'i cep telefonları ışığı altında megafonla
konuşmak zorunda bıraktınız. Orada estirdiğiniz polis terörü de
cabasıydı. Oylama tarihine kadar kim bilir daha ne yöntemlere
başvurup 'HAYIR' oyu vermek isteyenleri yıldırmaya çalışacaksınız
hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Bugün bir karikatür gördüm. Bu karikatürde 'HAYIR' oyu verecekleri
12 Eylül darbecileri; ANARŞİST - TERÖRİST - KOMÜNİST diye
suçluyorlardı sizlerde aynı şekilde hatta 12 Eylül faşistlerine taş
çıkartacak kadar ağır suçlamalarda bulunduğunuz apaçık ortada.
Geldiğiniz noktayı görmeniz açısından kendinizi bir süzgeçten
geçirin isterseniz. İşte o zaman getirdiğiniz bu anayasa değişikliği
ile rejim değişikliği yaptığınızı söylediğimizi belki daha iyi
kavramış olursunuz.
Hoş kavrasanız ne olur, kavramasanız ne?
O kadar açık ki sizler zaten tıpkı Osmanlı torunu Nilhan
Osmanoğlu'nun savunduğu padişahlığı savunuyorsunuz...