turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


HAKLISIN NİLHAN OSMANOĞLU

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

06 ŞUBAT 2017

Padişah torunu Nilhan Osmanoğlu; "Dedemin ve Erdoğan'ın düşmanların hep aynı" demiş. Bu ne büyük bir örtüşme. Bizler elbette kimsenin kulu olmadığımız ve de insanın insana kulluğunu savunmadığımız, eşit yurttaşlık hakkını ve evrensel insan haklarını ve yaşam hakkını savunduğumuz için padişahlık yönetimine kendimizi yakın duyumsamamızın olanağı yoktur.

Bu yüzden de deriz ki; 'YIKILSIN BU KÖHNE DÜZEN - BİZ BAŞKA ALEM İSTERİZ' Sizin dedeniz köhnemiş ve insanlık düşmanı bir düzeni savunduğu için dedenize karşı dostluk taşımamızın elbette olanağı yoktur. Recep Tayyip Erdoğan'a gelince o ve ona benzemeyen pek çok kişi de köhnemiş bir düzen olan Osmanlılığı yeniden diriltmek ve padişah yetkileriyle donatılmış tek kişinin egemenliğini savunmaktadırlar. Bizlerin geldiği çağdaşlık düzeyine uygun olarak böylesine diktatöryal bir düzene hayırhak bakmamızın olanağı olmadığı gibi en küçük bir dostluk da beslemeyiz.

Padişah torunu Sayın Nilhan Hanım o kadar isabetli sözler etmişsiniz ki bizler günlerce anlatsak AKP ve saray iktidarının zihniyetini sizin kadar kolay anlatamayız. Anlatamayız çünkü anlattığımız zaman Sayın Erdoğan kalkar inanmadığı şeyleri bize inanmış gibi anlatarak kafa bulandırır. Örneğin cumhuriyetle ilgili rejim tartışmalarında kalktı; "cumhuriyete karşı olanlar önce karşılarında beni bulur" dedi. Bu sözler elbette takiyyeydi ancak sizin takiyyeye gereksiniminiz yok. Siz ne düşünüyorsanız açıkça söylüyorsunuz. Sayın Erdoğan, cumhuriyeti bileklerinde pranga olarak gördüğü için o sadece prangalı olmanın koşullarında konuşmak gibi bir yol seçerek konuşuyor. Bu durumda her ikinizde aynı şeyleri söylüyorsunuz aslına bakarsanız, ancak yine de sizinle bizim aramızda bir fark var. Bizler kimseye düşmanlık duyarak içimizi karartmayız. Köhnemiş düzen arayışı içinde olanların dünya görüşlerine de işaret ettiğiniz gibi düşman sayılırız.

'EVET' cephesi davullu dümbelekli devlet desteği ile sahaya indiler. Bir yanda Binali Yıldırım, bir yanda Recep Tayyip Erdoğan, bir yanda yandan çarklı Devlet Bahçeli konuşuyor. Onlar istedikleri toplantıyı yapabilirler, istedikleri kimselere ise en ağır sallama suçlamalarda da bulunup 'HAYIR' oyu verecekleri terörist ilan edip PKK ve Fethullahçı çete ile birlikteymiş gibi göstererek halkı kandırmaya çalışabilirler. Ne var ki bu düşüncelerinin hiç mi hiç halk nezdinde bir değeri yoktur. Yoktur, çünkü bu muhteremler niçin 'EVET' denilmesi gerektiğini bile açıklayacak bir düşünce sahibi değillerdir. Bu yüzden de ilkel suçlama yöntemlerine sarılarak sonuç alacaklarını düşünmektedirler.

Baksanız ya YSK özel radyo ve televizyonlarda propaganda eşitliğini hepten kaldırmış, radyo ve televizyonları bu konuda özgür bırakmıştır. Zaten devletin TRT'si AKP ve saray iktidarının hizmetindedir. Özel televizyonların neredeyse tamamına yakını AKP ve saray iktidarını desteklemekte, bazı tarafsızmış gibi görünenleri ise sarayın korkusundan muhalefete yer bile vermeye korkmaktadır ki böyle bir ülkede sözünü ettiğimiz AKP ve saray iktidarı ile birlikte Bahçeli'nin MHP'si ise 'HAYIR' diyenlere şu soruyu yöneltmekten küçücük bir yüz kızarıklığı bile çekmemektedir. Neymiş efendim yoksa bizler halktan korkuyor muymuşuz? Halkın iradesine saygılı değil miymişiz?

Halktan korkanlar da, halkın iradesine en küçük bir saygı göstermeyenler de sizlersiniz. Çünkü OHAL'i arkanıza almış, muhalefete her türlü baskıyı rahatlıkla uygulayabiliyorsunuz. Polislerinizin insanlara karşı uyguladıkları şiddete bakın ne halde olduğunuzu görmekte zorlanmayacaksınız. O kadar haritayı pusulayı şaşırmışsınız ki Meral Akşener'in Çanakkale'de yapmak istediği toplantıyı polis zoruyla engellemeye kalktınız. Olmadı elektrikleri keserek Meral Akşener'i cep telefonları ışığı altında megafonla konuşmak zorunda bıraktınız. Orada estirdiğiniz polis terörü de cabasıydı. Oylama tarihine kadar kim bilir daha ne yöntemlere başvurup 'HAYIR' oyu vermek isteyenleri yıldırmaya çalışacaksınız hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Bugün bir karikatür gördüm. Bu karikatürde 'HAYIR' oyu verecekleri 12 Eylül darbecileri; ANARŞİST - TERÖRİST - KOMÜNİST diye suçluyorlardı sizlerde aynı şekilde hatta 12 Eylül faşistlerine taş çıkartacak kadar ağır suçlamalarda bulunduğunuz apaçık ortada.

Geldiğiniz noktayı görmeniz açısından kendinizi bir süzgeçten geçirin isterseniz. İşte o zaman getirdiğiniz bu anayasa değişikliği ile rejim değişikliği yaptığınızı söylediğimizi belki daha iyi kavramış olursunuz.

Hoş kavrasanız ne olur, kavramasanız ne?

O kadar açık ki sizler zaten tıpkı Osmanlı torunu Nilhan Osmanoğlu'nun savunduğu padişahlığı savunuyorsunuz...