turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


ONUR YÜRÜYÜŞÜ

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

20 HAZİRAN 2016

Ne zaman dinci gerici faşistler sıkışsa onları toplum katında bir şekilde rahatlatacak bir şeylerle karşılaşıyoruz. "Onur Yürüyüşü" adı altında İstanbulda gerçekleştirilmesi düşünülen yürüyüşte bunlardan biri. Bu yürüyüşe katılanlar değişik değişik cinsel eğilimi olanlar olup bu kesimler kendilerini hem devletin hem de toplumun baskıladıklarını düşündükleri için böyle bir yürüyü gerçekleştirmeye karar vermişler. Bu grubun karşısına kendilerini Müslüman ve ahlaki değerleri bütün olduklarını söyleyen birileri hemen organize bir şekilde çıkmakta, dolayısıyla da insanlar günlerce bu yürüyüşün ve yürüyüşe karşı çıkanların üzerinden tartışarak dinci, gerici ve faşist kesimlere soluklanma fırsatı vermektedirler.

Cinsel tercihleri değişik olanların yaşamı da nihayetinde özel bir yaşamdır ancak kendilerine karşı toplumsal baskı olduğu gerçeğinden yola çıkarak ve bu durumu proteste etmek amacıyla yapılan gösterilere de baktığımız zaman açıktan açığa ortaya bir teşhirciliğin çıktığını da görmekteyiz. Özgürlük savunularak yapılan böylesi bir anlayışın kendisini teşhircilikle ifade etmesi ve zaman zaman kimi gösterilerde kullandıkları sloganlar gerçekten de rahatsız edicidir.

Bununla birlikte kimsenin de bu çevrelerin yaşamına kast edecek denli gözü dönmüş bir şekilde saldırı düzenlemeye kalkmaları da kabul edilemez.

Sol ve sosyalist sol gerçek anlamda özgürlüklerin savunucusudur. Mücadelesinin odağında da sınıf mücadelesi vardır. Dolayısı ile toplumun daha demokrat dehe ilerici, daha insan haklarına saygılı bir aşamaya gelmesini de ancak ve ancak bu eksende yürütülen toplumsal mücadele sağlayabilir.

LGBT adıyla kendisini ifade edenlerin siyaseten özellikle de HDP çevresi tarafından destekleniyor olmasını da şaşırtıcı bulmuyoruz. Bu çevrelerin HDP tarafından desteklenmesi partilerinin kuruluş bildirgesinde de yer almaktadır. Daha açıkça söylemek gerekirse HDP kendi gerçekliğini sınıfsal mücadele çerçevesinde almadığından ve "Radikal demokrasi" adı altında etnik, dini inanç, çevre, feminizm ve cinsel tercih farklılıkları üzerinden ifade ettiği için doğal olarak LGBT'nin en çok onlar tarafından destekleniyor olması da şaşırtıcı değildir.

Oysa ülkemizde yargı çökmüş, gençliğin üzerinde eğitim başta olmak üzere yoğun bir baskı yaşanmakta, ekonomi dibe vurmuş, dini gericilik ve faşizm gemi iyice azıya almış, bölgemizde oluk oluk kan akmakta, Türkiye içsavaş yaşıyor gibi, kimsenin can güvenliği kalmamış, özgür basını susturmak için her şey yapılıyor. Hemen her gün Recep Tayyip Erdoğan en tepeden herkesi tehdit eden açıklamalar yapıyor, işten atılan işçileri sendika yönetimi sopalamaya kalkıyor, TRT'de dinci gericiler oruç tutmayanlara "hayvan" diye hakaret ediyor, birisi çıkıp namaz kılmayanların katlini savunuyor amma velakin bütün bunlar bir tarafa bırakılmış birileri cinsel tercihleri için "onur yürüyüşü" yapmaya kalkıyor. İşte bu anlayış tam da gerici ve faşist çevrelerin ekmeğine yağ sürmektedir.

Çünkü hem onlar ne denli ahlaksız olduklarını LGBT üzerinden toplumu koşullandırarak gizlemeyi başarıyorlar hem de yunmuş yıkanmış olarak toplumun karşısına çıkıp din, iman, ahlak ahkamı keserek güç kazanıyorlar. Bu yüzden de bir toplumda asıl öne çıkması gereken şey sınıf mücadelesi olması gerekirken bu gibi çevreler yüzünden mücadelenin odak noktası saptırılmaya çalışılıyor. Bir de bakıyoruz ki asıl hedef çoktan gündem dışına çıkarılıvermiş. Dolayısıyla bizler bu çevrelerin tutum ve davranışlarını yerinde görmediğimiz gibi kimi sol yapılar gibi özgürlüklerin savunulması gerekçesiyle de en öne alıp ortalıkta devrimbazlık taslamayı da gereksiz görüyoruz.

Sosyalistlerin toplumsal mücadelede kimlerle yürüyeceği çok açıktır. Ancak böylesi tutum ve davranışlarla gerçeklerin üstü sis perdesi ile kolaylıkla örtülebiliyor. Bugün Avrupa solculuğu kendisini bu gibi alanlarda ifade etmeye kalkışarak sınıf mücadelesini ve sosyal devrim anlayışını kendi gündeminden tam anlamıyla kaldırmıştır. Aynı anlayışların Türkiye soluna da bulaştırılmaya çalışıldığı iyi biliyoruz.

Bu yüzden de Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bizim odağımızda dün olduğu gibi bugün de sınıf merkezli bir mücadele ve sosyal devrim anlayışı vardır.

Benzeri anlayışlar ise gericiliğin ekmeğine yağ sürmenin de ötesinde dinci, gerici ve faşist çevrelere etkili bir propaganda zemini hazırlamaktadır o kadar…


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI


ANA SAYFA