turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


VE AMERİKA GEZİSİ

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKANI)

30 MART 2016

Çoluğu çocuğu Türkiye Cumhuriyeti uçağında. Padişahlar bile bu kadarını yapmıyordur herhalde. Damadı bakan, uçakta. Çevresine toplanan ne kadar yıkamacı yağlamacı varsa onların da uçakta yerleri var. Sayıları tam 200 kişi ediyor. Bunların içinde hele birisi var ki, işte bu kişiye dikkat etmek gerek. O da Fikret Bila'dır. O Fikret Bila ki, gazeteden atılan kişileri hiçe sayarak gelip Milliyett'in başına oturuvermiştir. Neyse konumuz elbette Fikret Bila falan değildir. Bizim karşı çıktığımız şey elbette bu döneme mührünü basan zihniyettir.

Biliriz, Recep Tayyip Erdoğan kimi severse mavi boncukta ondadır. Bu yüzden de Amerika gezisine katılanların tümü nazar boncuğu gibi bir yerlerine kesin Erdoğan'ın mavi boncuğunu sıkıştırmış kimselerdir. Onlar için ne gerçek söz konusudur, ne de Türkiye Cumhuriyeti, ne de bu ülkenin geniş emekçi yığınları. Yeter ki çöplendikleri nemaları kesilmesin, artsın eksilmesinin derdindedirler. Bu yüzden de dünyaya kendi gözlükleriyle bakmalarının da olanağı yoktur. Durum böyle olunca da bu zatı muhteremler için ne kural, ne ahlak ne de başka bir şey vız gelir tırıs gider.

Hani dedik ya; Recep Tayyip Erdoğan kimi severse kollar korur diye. İşte bunun en son örneği de Aileden Sorumlu Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu'dur. Biliyorsunuz Karaman'da çocuklarımıza tecavüz olayı su yüzüne çıkınca Ensar Vakfı'nın yanında yer almış "Bir kerecikten bir şey olmaz" yönünde bir açıklama yaparak Ensar Vakfı'nı arkalamıştı. Bunun üzerine tepkileri üzerine çektiği için Sayın Erdoğan'da bakanın arkasındayım ha gibisinden alıp yanına oturtuvermişti. Yani sözün özü şudur ki, Erdoğan her fırsatta kim ya da kimlerin yanında olduğunu bir güzel duyumsatmaktadır.

Garibime gitti. Bir de AKP'li yalakalar kampanya başlatmışlar. Neymiş efendim Erdoğan'ı seviyorlarmış. Valla hiçbir sözümüz olmaz. İsterseniz Erdoğan'ın ayaklarının altında yuvarlanın, isterseniz beyaz kefen giyip fedailiğinize hazırız tekmili verin, derdimiz bile değil. Twitter'de başlattığınız bu kampanyayı da anlamış değiliz. Durup dururken ne oldu da böyle bir kampanyaya gerek duydunuz doğrusu anlayamadık. Artık işi öyle noktalara vardırdınız ki, haritayı, pusulayı şaşırmış vaziyettesiniz. Bu kampanyanın önemli kişilerinden birisi de İ. Melih Gökçek'miş. Bu kampanyayı birinci yapmışlar ya, ne olmuşsa olmuş Twitter'dan silinmiş. Sonra ikincisini başlatmışlar. Meğer neymiş? Twitter'ın başındakiler de paralelci oldukları için bu kampanyayı kaldırasılarmış. Bu zavallılığınızı duydukça ve okudukça biliyoruz ki, bütün geometri öğretmenlerinin ne düşündükleri hakkında merakımız bir haylı artıyor doğrusu.

Ama söyleyelim, Erdoğan'ın yollarına kırmızı halılar serebilirsiniz: Yok, yok dolar serin daha iyi. Malum ekonominin tıpası attı atacak. O da hiç değil serdiğiniz dolarları toplattırır da ekonominin bir yırtığını kapar kim bilir.

Sayın Erdoğan Reza Zarrab için konuşarak; "Rıza Sarraf'la ilgili varsa bir şey konu zaten orada, Rıza Bey'in avukatları da gerekli cevabı, gerekli şekilde onlara herhalde vereceklerdir. Bu zaten ülkemizle alaka bir konu değil" dedi.

Gerçekten de ülkemiz için Reza Zarrab ülkemizle alakalı bir konu değil. Öyle ya o ne bakan ve bakan çocuklarına rüşvet vermiştir, ne altın kaçakçılığı yapmıştır, ne Türkiye'nin %15 cari açığını kapatmıştır, ne kara para aklamıştır, ne şudur ne budur dosdoğru bir T.C. vatandaşıdır. Hem de kimin sayesinde Sayın Erdoğan başta olmak üzere sözü edilen bütün AKP'lilerin sayesinde. Neyse konunun uzatılmasının gereği yok. Zaten, 4 Nisan tarihinden itibaren kiminle alakası varmış kiminle yokmuş nasıl olsa hepimiz görüp öğreneceğiz.

Bir de Erdoğan, Reza Zarrab ile ilgili konuşuyor ya illa paralelden söz etmesi gerekiyor. Neymiş efendim? En büyük kara paracı Pensilvanya'da oturuyormuş. Amerika niçin ona bir şey yapmıyormuş falan filan. Derler ye yavuz hırsız ev sahibini bastırır. İşte o hesap, Pensilvanya'da oturan kişi sanki bizzat Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarı döneminde palazlanmamış da o voleyi Uranus'ta falan vurmuş. "Ne istediniz de vermedik dediğinizi unutmuş olabilirsiniz de biz niye unutalım ki? Biz de size soruyoruz; siz değil misiniz onca dünyalığı bunların altına serip Karunlaştıran? Şimdi söylediklerinize inanıp vay anasına çekecek birilerini arıyorsanız sizi ne kadar sevdiklerine dair kampanya açan meymenetsizler arasında arayın aradığınızı olsun bitsin…

Erdoğan'la ilgili sözümüz çok ama burada sadece şunu söylemek istiyorum. Bu ne israftır? Ülkemizde insanlar yokluk ve yoksulluk içindeyken uçakta 200 kişi ile nereye ve niçin gidiyorsunuz. Rica minnet bir konuşma yapmak için Türkiye'nin bu kadar lükse ne gereksinimi var? Kullandığınız ülke kaynakları babanızın malı mı ki bu denli bonkör davranıyorsunuz? Bir işe yaramayan gezilerinizin hiç mi muhasebesini yapıp düşüncenizi değiştirmek gibi bir yolu hepten kendinize niye kapattınız acaba?

Bir durum daha var o da Başbakan'ın Ürdün'den verdiği mesajdır. Davutoğlu tutuklanan akademisyenleri kastederek doğru değil yargısını dile getirdi. Niyeymiş diye soruyorsanız; işte Davutoğlu'nun sözleri: "Bana en büyük cezayı versinler, ama konuşma, yürüme özgürlüğümü elimden almasınlar. " Buraya kadar iyi diyelim. Üstelik bu haberi biliyorsunuz Havuz medyası her nedense görmemiş bile. Amma velakin bir durum var. Davutoğlu bunları söylüyor söylemesine de bir ay boyu İstanbul'da her türlü yürüyüş, gösteri, basın açıklaması vb. şeyler niye yasaklanmıştır öyleyse?

Şaşkınlık desek şaşkınlık değil, içtenlik arıyoruz ama sizde gramı yok.

Hadi ordan be!..


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI


ANA SAYFA