turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


BİR KEZ DAHA ANAYASA

TURGUT KOÇAK (TSİP GENEL BAŞKANI)

25 OCAK 2016

HDP genel kurulunu yaptı. Genel kurul fazladan bir değişilik getirmedi. Hem Eşbaşkanlar konusunda hem de HDP'nin politik olarak öne aldıkları konusunda fazladan ileri sürülen bir şeylere rastlamadık. HDP kendi dilinden en çok "barış"tan söz etti. Öyle ki, barıştan söz ederken bu arada anayasa değişikliği üzerinde de duruldu ve AKP'nin ortaya attığı anayasa hazırlanması konusuna uzak durmadığını da peşin peşin göstermiş oldu.

HDP Kongresine damgasını vuran Selahattin Demirtaş'ın, "Önce yol temizliği sonra anayasa" denilerek öz itibariyle söylenenlerin özeti; "Anayasa komisyonunda önyargısız barış arayacağız. Gönlümüzü, kapımızı açtık" şeklinde oldu.

Daha önce yazdık. Öyle görünüyor ki, diğer partiler gibi hatta onlardan da daha istekli bir şekilde Anayasa'nın değiştirilmesi için AKP ile masaya oturmaya HDP çok daha meraklı görünüyor. Önce yol temizliği denilerek dile getirilen görüşlerde barış her zaman olduğu gibi ön plana çıkıyor. Ancak bizler HDP ve bileşenlerinin gerçek anlamda barış isteğinden neyi kastettiklerini tam anlamıyla doğrusu anlamış değiliz. Yani onlara göre hangi istekleri yerine getirilirse barış olur bilmiyoruz. Ya da muhatap kabul edilen Recep Tayyip Erdoğan HDP'nin hangi isteklerine olur çekecek ki, barış sağlanmış olacak belirsiz?

Konuyu daha önce açtığımız gibi biraz açalım. HDP, öz yönetim, federasyon ya da Kürtlerin ayrılma hakkı, bir başka şey eşit yurttaşlık ortak vatan isteklerinden birisi kabul edilirse mi barış olacağı kanısındadır yoksa HDP'nin ya da PKK'nın barışa giden yol haritasında amaçlanan acaba hangisidir? Bu sorunun dışında bir soru daha soralım. HDP ya da PKK barışı sadece AKP iktidarı ya da Recep Tayyip Erdoğan'la mı yapmak istemektedir yoksa Türkiye kamuoyunun konuya nasıl baktığını da önemsemekte midir bunun da bilinmesi gerekir.

Daha önce yazdık yukarıda belirttiğimiz çözümlerin hepsi burjuva anlamda bir çözümdür, bu bağlamda da Türk ve Kürt emekçilerine fazladan kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Daha belirgin anlatılırsa bu çözüm isteklerinin sosyalizmin kazanç hanesine artı olarak geçecek hiçbir şeyden de söz edilemez. Bu yüzden de HDP kongresinde söylenen sözler ve barış isteğinin ayağı yere basmamaktadır. Haydi diyelim ki, AKP iktidarı sözü geçen isteklerden birisini kabul etti, yine de barışın sağlanması sanıldığı gibi kolay olmayacaktır. Sözü bir adım öteye götürürsek ortada koskoca bu isteğe evet demesi gereken bir Türkiye kamuoyu vardır. Türkiye kamuoyunun oluru dışında herhangi bir vaat kim iktidar olursa olsun, gücü TBMM'de ne oranda temsil edilirse edilsin ömrü bir gün bile olmayabilir. Bu yüzden de Barış için Türkiye kamuoyunu başat olarak düşünmek gerekir.

Eşit yurttaşlık ve ortak vatan düşüncesini bizimle birlikte birkaç sosyalist yapı daha savunmakta, diğerlerinin ve HDP'nin bu konuda bugüne kadar çerçeveli bir açıklamasına ise rastlamış değiliz.

Bu yüzden de bizler bu düşünceyi bir adım daha ileri götürerek sosyalist sistem içinde de böyle olması gerektiğini savunuyoruz.

Bu görüşleri yazdık çünkü, afaki sözlerle dile getirilen barışın kimseyi tatmin etmeyeceği çok açıktır. Hele de AKP'ye duyulan güvenle yola çıkılmış olması salt Kürtler için değil, aynı zamanda da bütün ilerici kesimlerin tuzağa çekilmesi sonuçlarını doğuracaktır ki, işte bu bağlamda HDP'nin politikaları bu coğrafyaya yarar değil zarar veren tarzda gelişmektedir. Daha da açık söylemek gerekirse kim ki, Recep Tayyip Erdoğan'a başkanlık yolunu da açması olası girişimlerde bulunursa hizmeti gericiliğe, demokrasi düşmanlarına ve faşizan uygulamaların savunucularının değirmenine su taşır şekilde sonuçlanacaktır.

Bu tuzaklardan uzak durulmasını dile getirmek her zaman olduğu gibi bugün de bizim görevimizdir diye düşünüyor, şu ya da bu gerekçeye dayandırarak Anayasa değişikliği ile ilgili olarak AKP ile masaya oturmayı doğru bir politika olarak görmüyoruz.

Yani AKP'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a manevra alanı kazandıracak her girişimi şiddetle eleştiriyoruz, o kadar…


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI


ANA SAYFA