turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"

TURGUT KOÇAK (TSİP GENEL BAŞKANI)

15 OCAK 2016

Ülkemizde olup bitenlerle ilgili Recep Tayyip Erdoğan'ı dinlemekten gına geldi. Bu nasıl bir kafa, bu nasıl bir anlayıştır ki, sadece ve sadece her şeyi görmek istediği gibi görebiliyor ve de canı nasıl isterse dört bir yana demediğini bırakmıyor. Barışı savunan akademisyenlerin görüşlerine katılamayabilirsiniz, gazeteler sizin hoşunuza gitmeyen başlıklar da atabilirler ama yeriniz makamınız ne olursa olsun ağzınıza geleni söyleyemezsiniz. Hele de Cumhurbaşkanı makamında oturuyorsanız hiç söyleyemezsiniz. İnsanlar, ülkemizde yaşananlarla ilgili eleştirilerde bulundukları için ne vatan haini olurlar ne de herhangi bir terör örgütü yandaşı. Cumhuriyet Gazetesi 'Katliam ülkesi' başlığı attı diye ipini çekmeye kalkıp, kendi pencerenizden ağzınıza geleni söylemeye kalkarsanız, ülkemizde ne oluyor, ne bitiyor farkında bile olmadığınızı gösteriyor demektir bu. Bir bakın son birkaç gün içinde ülkemizde neler olmuş.

Haydi, Sultanahmet'teki patlama yeterince sizin için uyarıcı değil, Diyarbakır Çınar İlçesinde 1 ton bombayla PKK'lıların patlattığı bombanın ortaya çıkardığı yıkımdan da mı habersizsiniz? Sizler bu ülkenin yurttaşlarını açıkça kandırarak iktidar oldunuz. Diyordunuz ki başka bir parti ya da koalisyon olursa ülkede istikrar bozulur. Belki de bu yüzden desteklediğiniz parti hak etmediği yüz binlerce oy aldı. Ne oldu, AKP %49,5 oyla 317 milletvekili çıkararak tek başına iktidar oldu da ülkeye istikrar mı geldi? Ekonomi mi düzeldi? Yoksa şu an yaşadığımız kanlı terörün sonunu mu getirdiniz?

Olan biteni siz ve size danışmanlık yapanlar yeterince görmüyorlarsa biz söyleyelim. Çınar İlçesi'nin neredeyse toptan yıkılıp harap edilmiş olması bile gerçekleri görmenize yeter de artar bile ama üzülerek söyleyeyim ki, siz yine de bildiğinizi okumaya devam ediyorsunuz. Bugün o kullanılan bombalar ve de bu eylemleri yapanlar bir gecede gökten zembille düşmediler ya, sizin işe yaramayan politikalarınız işi bu kerteye getirdi. Ancak sizler bu gerçekleri bile bile Türkiye halkına doğruları söylememeye devam ediyorsunuz.

Terörün ve kitle katliamlarının öteden beri TBMM'de engellenmesi ve konuşulmasını savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na söylediğiniz sözü duyunca inanın ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Kılıçdaroğlu başka şey söylüyor siz ise kalkıp "bir hendekte siz kazın" diyorsunuz. Şimdi böyle bir politika ile hangi sorun çözülebilir ki? Bu politikalarla Türkiye'nin Suriyelileşmesinin önüne geçilebilir mi? Ya da bugün kaç ilçe ve de kent Suriye kentlerini aratmaz oldu bu ülkenin insanları bilmiyor mu sanıyorsunuz?

Sonuç olarak AKP iktidarda kalacak, sizler dini görüşlerinizi devletin temel ilkeleri haline getireceksiniz diye ülke bu atmalara tutmalara katlanamaz. Kim sizin politikalarınızı beğenmiyor ve dile getiriyorsa ya polislere ya da savcı ve yargıçlara görevlerini anımsatıp insanların tutuklanması için talimat veriyorsunuz. YÖK bile sizin talimatınızla harekete geçip akademisyen avına çıktı. Biz ve bizim gibiler 'Barış' dilekçesine imza koymadıysa barışın akademisyenlerin ileri sürdüğü gibi gelmeyeceğini düşündüğü için imza koymadık. Ancak birileri barış istediler diye cadı avına çıkılmasını da yerinde görmemiz olası değildir.

Bugünkü Türkiye ortamı tam bir kaos halidir. AKP'nin ve sizin izlediğiniz politika ise Joseph Raymond McCarthy 1947 ve 1957 yılları arasında Wisconsin eyaleti Cumhuriyetçi parti senatörüydü. Amerika'da öyle bir cadı avı başlattı ki, yüzlerce binlerce insan Sovyet casusu diye suçlanıp içeri atıldılar. Ethel Greenglass Rosenberg ve Julius Rosenberg elektrik sandalyesinde can verdi. Bugünün tarihine geldiğimiz zaman McCarthy'nin zulmüne uğrayanların hiçbirinin suçlu olmadığı anlaşıldı ve hatta Rosenberglere ABD tarafından özür dilenip itibarları bile geri iade edildi edilmesine de artık onları ne yazık ki kimse geri getiremezdi. Yaşananlar sonucu tarih sayfasına McCarthy gibiler farklı geçtiler, Rosenberg gibiler farklı geçtiler.

İşte bu yüzden ülkemizde yaşananları bu denli farklı bir pencereden görüp okuyanlar için soruyoruz.:

BU NASIL BİR KAFA?

Söyler misiniz; BU NASIL BİR KAFA?