
.jpg)
turgutkocak2009@hotmail.com
GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI
"HER GÜN "
ESKİYE RAĞBET…
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
16
EYLÜL 2015
Eskiler ne güzel söylemişler. "Eskiye
rağbet olsaydı bitpazarına rahmet yağardı" diye. Ama her
nedense bazıları eskiye rağbet edileceğinden öylesine
eminler ki, eski sıfatları neyse kullanmaya bayılıyorlar.
Antika eşyalar konusunda eski olmanın değeri vardır ama
antika insanın pek de değeri yoktur. Bu yüzden de bazı
insanlarla alaylı konuşulurken "amma da antikasın ha"
denir.
Bizim bildiğimiz bir de eskilikle ilgili Nasreddin Hoca'ya
mal edilmiş bir fıkra vardır. Fıkra şöyle:
Hoca bir gün eşeğine binmek için uğraşır durur ama bir
türlü binemezmiş. Yavaş sıçrasa bu tarafta kalırmış, hızlı
sıçrasa öte tarafa düşermiş. Çocuklar başına toplanmışlar
başlamışlar Hoca ile dalga geçmeye. Hoca bir türlü eşeğe
binememiş. Çocukların da Hoca'yı alaya alması arttıkça
artmış. Bakmış olacak gibi değil, çocuklara bir şey
söylemek lazım; Hoca dönmüş çocuklara; "siz beni
gençliğimde bir görseydiniz böyle alay etmeyecektiniz"
demiş. Demiş de, gençliğini de en iyi bilen Hoca'nın
kendisiymiş. Çocuklara arkasını dönmüş ve kendi kendine
fısıldamış ve "yahu Hoca sen gençliğinde de bir mok
değildin ya" demiş.
İşte o hesap siyasette de eskilik gavurun parası ile on
pangulut eder mi bilmem ama pili bitmişlerin tamamı eski
sıfatlarını kullanmaktan çok hoşlanırlar. Çünkü eskiden
içinde bulundukları bir siyasi parti sosyal bir olgu
olarak insanların belleğinde kalmışsa; kişinin kendisi o
sosyal olguda bir halt yememiş de olsa o şan ve şereften
kendisine pay çıkarmaya bayılır. Hem eski sıfat kullanıldı
mı, sanılır ki, akan sular durur, cümle cihan önlerinde
gerdan kırıp bel büker.
Sol ve sosyalist siyasetler bu bakımdan en meşakkatli
siyasetler olduğu için bir sürü insan sapır sapır yolda
dökülür, sistem partilerine gidip üye olur ama yine de
utancından mıdır, yoksa kendisini pazarlama konusunda
etkili olduğunu mu düşünür yine de kendisinin yeni ismiyle
çağrılmasını istemez, ille de eski isimle anılmak ister.
Böyle durumlarda bol bol da nostalji yapmak adetten olduğu
için bugüne dair söyleyecekleri yoktur ama biz şu zaman
şunu şunu yapmıştık amma da etkili olmuştu ha, üstelik de
bir sürü insanın gözünü korkutmuştuk diye övünür dururlar.
Hele de DİSK, TÖB-DER, TÜS-DER, TÜM-DER gibi etkili bir
örgütte de diğer gruplarla kıyasıya bir kavga verilmişse
artık anlatılan öykülerin ardı arkası kesilmez.
Ayrıca bu tipler ayakta kalmış ve davayı ne pahasına
olursa olsun sürdürenlere karşı da korkunç kin ve nefret
duyarlar. Bu konuda bu zavallılara hak vermemek elde de
değildir. Çünkü ne pahasına olursa olsun ayakta kalanlar;
bu gibi dönek ve yanardöner kimseler için bir ayna görevi
görür. Örgüt ve örgüte sahip çıkan kimseler var oldukça bu
gibi kimselerin ipliği her an pazara çıkacağı için korku
duyarlar. Oysa örgüt tarih olmuş olsaydı ne iyi olacaktı.
Kimse kimsenin ne olup ne olmadığını bilmeyecek, bu
güruhta ortalıkta "Aslan Yürekli Rişarlar gibi
dolaşacaklardı. Ne yazık ki örgütün belleği kimin kim
olduğunu kayıt altında tuttuğu için birçok kimse bu
nedenle uyuz olur, devrimcilikten tutun da insani konulara
kadar işledikleri hataların önlerine çıkacağından
korkarlar.
Bu güruha bir de örgütü bırakıp gitmiş birçok örgüt
dolaştıktan sonra yeniden eklemlenmek isteyen ama
kendisine güven duyulmadığı için bir türlü de dikkate
alınmayanlar vardır. Bu gibi kimseler kendilerini birkaç
örgüte kanıtlamak için daha aktif gibi görünür ve en çok
hatayı da bunlar yaparlar. Devrimci bir insanın aynı
zamanda da ilkeleri olur. Örneğin küfretmez, onu bunu
olmadık suçlamalarla karalamaya yeltenmez. En küçük
özveriden kendisi yoksundur ama özveri konusunda
yaşamlarını ortaya koyanlara kin ve nefretle yaklaşarak
nasıl karalayıp üzerlerine çamur atacağını gece gündüz
düşünür ve bir sürü palavradan laflar ederek boş teneke
gibi tangırdayıp durmaz.
Sözün özü şudur, sosyalist mücadelede örgütüne ve davasına
sahip çıkan kimselerdir aslolanlar. Çıkmayıp orada burada
dedikodu edip kaşınanlarsa çobanın değneğini yedikten
sonra o koca sürünün içinde bir koyun olmaya rıza
gösterenler asla bir halt değildir.
Son söz olarak da şunu söylemek isterim. TSİP son
seçimlerdi CHP'yi desteklemiştir. TSİP'in CHP'yi
desteklemesinin nedenleri parti tarafından anlayacak
yetisi olanlara anlatılmıştır. Neymiş efendim, TSİP niye
HDP'yi değil de CHP'yi desteklemişmiş? Bu yüzden de şoven
ve Kemalist'miş. Bu kadar ucuz eleştiri yapanların birer
sosyalizm düşmanı oldukları öylesine açıktır ki, kendileri
göremiyorlarsa biz gösterelim. HDP, parti olarak inanç,
etnik köken ve marjinallikler üzerinden siyaset yapan bir
yapıdır. İçinde liberalinden, gericisine, şıhından,
ağasına ve de ezilen ulus milliyetçiliği konusunda da
feriştahına kadar milliyetçileri de içinde barındırır. AKP
gibi halk düşmanı bir partinin iktidarda kalması için
bakan verecek kadar da ilkesizdir. İşte TSİP'e eleştiri
yaptıklarını düşünenler bu yüzden bize düşman olup yavuz
hırsız rolüne soyunmuşlardır ki, bu gibiler de bize vız
gelir tırıs gider,
O da ne dışarıda bağıra bağıra geçen de neyin nesi duyuyor
musunuz?
Eskiler alırım!
Eskiciiii!
TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI
ANA
SAYFA |