
.jpg)
turgutkocak2009@hotmail.com
GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI
"HER GÜN "
HEM ALİ KIRAN BAŞ KESEN HEM YARGI
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
29
TEMMUZ 2015
Recep Tayyip Erdoğan uzun süre Başbakanlık
koltuğunda oturdu. AKP iktidarının ne olduğunu, neyi
amaçladığını çok iyi bildiğimiz için sürekli olarak bu
iktidarı durdurmaya çalıştık. Ancak başarılı olamadık.
Çünkü arkasında uluslararası güçler ve sermaye grupları
vardı. Karanlık güçlerin ve sermayenin güdümündeki soldan
çark etmiş olanlarla liberalizmi bir kurtuluş seçeneği
gibi sunan sözümona aydınlar AKP iktidarının sürekli
olarak arkasında durarak AKP'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a
övgüler düzdüler. Sonuç olarak 13 yıl boyunca AKP'nin halk
düşmanı politikalarının sanki demokrasinin bir gereğiymiş
gibi gazete ve televizyonlarda propagandası yapıldı.
Gerçekler tabiki de ortadaydı ama halkın önemli bir
kesiminin gözleri boyanmış, adım adım yoksulluğa
sürüklenen yığınların gerçeği görmesi engellendiği gibi
Türkiye bilinçli olarak içinden çıkılmaz gayya kuyusunun
içine itilmişti.
Bu iktidar, bir yandan ABD ve emperyalist dünya ile
birlikte; komşularımızla olan iyi ilişkilerimizi bozarken
bir yandan da özellikle radikal İslami gruplarla
ilişkilerini geliştirerek geriye dönüşü zor tohumlar
ekmeye başlamıştı. AKP iktidarının bu özelliği tabiki de
Recep Tayyip Erdoğan'a BOP Eş Başkanı ünvanını kazandırdı.
Erdoğan bu ünvanın sahibi oluşunu çeşitli toplantılarda
ağız dolusu övünme sözleriyle dile getirdi. Süreç öyle
işledi ki, Ortadoğu'dan ta Kuzey Afrika'ya kadar işlenen
katliamların BOP Eş Başkanı olması sıfatıyla Erdoğan,
emperyalist dünya ile birlikte sözünü ettiğimiz
coğrafya'daki ülkelere karşı suçların en ağırına imza
attı. Bir yandan bu suçlar işlenirken öte yandan da Kürt
sorununun çözümü ile ilgili olarak grişimlerde bulunuldu.
Bugün ortalığın böylesine karışmasında en büyük pay sahibi
kuşku yok ki, kendisi olmasına karşın, sözü geçen
süreçleri bir yana bırakıp şimdi ise tam tersi
politikalarla ülkenin içine düşürüldüğü konumdan
kurtarılmasından çok kendisini düşündüğü için bir kez daha
savaşı yığınların önüne koyuverdi.
Recep Tayyip Erdoğan ve "eski" partisi AKP'nin PKK ve Kürt
sorununda izlediği politikaların ne menem şeyler olduğunu
bildiğiniz düşüncesiyle işin bu yanını geçmek istiyorum.
Bildiğiniz gibi Erdoğan, AKP mecliste en çok
milletvekiline sahipken milli irade sözcüğünü asla
ağzından düşürmez, AKP'nin en çok milletvekiline sahip
olmasını ve istediğini yapabileceğini de bu gerçekle
açıklamaya çalışırdı. 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan
seçimler sonrasında AKP tek başına iktidar olamadı. HDP
ise 80 milletvekili ile parlamentoya girdi. Ancak AKP ve
Recep Tayyip Erdoğan, bu kez değerlendirimleri tam
tersinden yapmaya başladı. Yanil 80 milletvekili olan HDP
neredeyse yok sayılmaya çalışıldı. Üstelik seçimlerin
yenilenmesinden yana olan Erdoğan, seçimler yenilendiğinde
yeniden AKP'nin tek başına iktidar olması için tehlikeli
adımlar atmaktan çekinmeyeceği besbelli bir şeydi.
AKP ve Erdoğan emperyalist dünyanın isteğiyle istemeye
istemeye de olsa IŞİD'a karşın bir ortaklığın içindeydi
artık. AKP ve Erdoğan bu durumu değerlendirmek istedi ve
iç politikada kendisine puan kazandıracağını hesap ettiği
için de operasyonun bir ucunu da PKK'ya çevirdi. PKK ise
sanki Erdoğan'ın işini kolaylaştırmak istercesine bilindik
eylemlerine girişti. Böylece kamuoyunda AKP ve Erdoğan'a
haklılık kazandıran bir noktaya gelmiş olduk. Yalnız AKP
ve Erdoğan'a bu kadarı da yetmezdi. Çünkü işi bitmiş AKP
ve Erdoğan'ın daha flaş gelişmelere gereksinimi vardı.
Böylece HDP gündeme getiriliverdi. Devlet Bahçeli HDP'nin
kapatılmasını önerirken, Erdoğan ve AKP ise parti
kapatılmasına karşıyız ama HDP milletvekillerinin
dokunulmazlığı gündeme gelmeli dediler. Yani konuşulan
şeyler bir anlamda milli iradenin boğulmasıydı ama nasıl
olsa yapılacaklar HDP'ye yönelik olacağı için bunların
nezdinde milli iradeye de gölge düşürmezdi.
Mikrofonların başına geçen Recep Tayyip Erdoğan bir kez
daha yargıya ve etkileyeceğini düşündüğü milletvekillerine
HDP'lilerin dokunulmazlığı kaldırılmalıdır diyerek
talimatını vermiş oldu. Aynı talimat bir anlamda da
yargının gündemine getirilerek çarklar işletilmeye
başlandı.
Oysa suçlu oldukları tartışma götürmez olan kimseler
bizzat AKP'nin oylarıyla Yüce Divan gönderilmekten
kurtarılmıştı. Ucu Recep Tayyip Erdoğan'a kadar uzanan
yolsuzluklar silsilesi baskı yöntemleriyle ortadan
kaldırılıvermişti. Şimdi ise HDP'nin kapatılması, olmazsa
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması
isteniyordu. Türkiye'yi çıkmaza itmekten çekinmeyen AKP ve
Recep Tayyip Erdoğan senaryosunun mutlaka önü
kesilmelidir. HDP'lilerin dokunulmazlıklarını kaldıracak
girişimlerden uzak durulmalı, demokratik çözümler masaya
getirilerek tehlikeli tırmanışların önü alınmalıdır. Yoksa
Recep Tayyip Erdoğan'ın savaş merakı kendisini cayır cayır
yakmasa da Türkiye'yi yakacağı muhakkaktır.
Son söz; AKP-HDP ve PKK şimdiye dek eleştirdiğimiz
politikaları sonuna kadar yürütmüşler, çıkmaz bir noktada
ise ortalık karmaşa ortamına çevrilerek kan dökülmeye
yeniden başlanmıştır.
Umarız AKP'nin bu politikaları toplum nezdinde olur görmez
ve bugüne kadar izlenen yolun yanlışlığının faturası
sahiplerine kesilir, halkımızın evlatlarının da oluk oluk
akan ve akacak olan kanına fırsat verilmez aksine Recep
Tayyip Erdoğan'a hakettiği ders verilir.
TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI
ANA SAYFA |