turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


YÜKSEL YÜKSEL YÜKSEL…

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

17 MART 2015

Sormak isteriz nereye kadar? Bazı şeyleri insanın egosu ile açıklamak olasıdır ama bu bile bir yere kadardır. Eğer bir yere kadar sınırı aşılırsa orada artık patolojik bir durum söz konusudur. Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini Kaf Dağı'nda gördüğünü cümle cihan bilmektedir bilmesine ya onun sınırları bitmiyor ki. Bir bakıyorsunuz kendisinin dışındakiler işe yaramaz, sünepe, iki koyunu bile güdecek durumda değillerdir. Bir bakıyorsunuz ki, geçmiş mikrofonların karşısına idam edilen devrimcİ ve ülkücüler için gözyaşı dökmektedir, bir bakıyorsunuz ki, herkes terörist, herkes hain, herkes ahlaksızdır. Diyarbakır meydanında Kürt sorunu olduğunu kendinden geçerek dile getirirken, aynı kişi Balıkesir'de "Ne Kürt sorunu ya, neyin eksik kardeşim" diye sorabilmektedir. Emir verir insanlar öldürülür, emir verir yargı tuzla buz olur, emir verir devlet kademesi bir günde dağıtılır, emir verir böcekçi çıkan korumaları darmaduman edilip yaka paça gözaltına alınırlar, emir verir milyonlarca insan dinlenir, emir verir bu kez de dinleyenler gözaltına alınıp paralelci diye inlerine girilmeye çalışılır. Havuzlar kurulur, paralar toplanır, TÜRGEV'e bağışlar yapılır.

Başbakan olur yetmez, cumhurbaşkanı olur kesmez. Hatta Başkan olmak bile kesmez de Türkiye'yi patron gibi yönetmek isteyerek "Türkiye anonim bir şirket gibi yönetilmelidir" der.

Hani düşünüyoruz. Bir insan daha nereye kadar yükselir? Başı göğe değecek değil ya? Para ise para, mevki ise mevki daha ne ister ki insanoğlu?

Kuşkusuz bu tür konulara daha bir aydınlık getirmek psikologların işidir de, biz yine de bu denli savrulmayı ve büyütülmüş çok büyütülmüş egoyu dünya görüşüyle açıklamak isteriz de sonuçta bunu da yapamıyoruz. Hani öyle olsa dünyanın birçok emperyalist ülkelerinde en yüksek kademelerde bulunan kişilerde de böylesi kişilik ve davranışlara tanık olmalıyız ki, ha diyelim bu eşyanın doğasında var. Ancak yok işte. Bakıyorsunuz elin ülkesinin yöneticisi ne bir koruma ordusu ile geziyor ne de tantanalı, şaşalı bir davranış sergileyerek kendisi gelmeden rüzgârı geliyor ve ortalık önceden bir güzel hazırlanmıyor. Öyleki kimi devlet yöneticileri herhangi bir vatandaş gibi toplutaşım araçlarına binip gidecekleri yerlere giderken bizimkiler evinin avlusuna bile çıkamıyorlar.

İnsanın bunlara, bunların burnu bulut çizme hallerine bakıp "Yüksel yüksel ki, bu yer senin yerin değildir" diye haykırası geliyor.

Bizler öteden beri Türkiye burjuvazisinin bir türlü burjuva olamadığından dem vurur, burjuva kültürden bile yoksun oluşlarını ve kabalıklarını eleştiririz. Bizimkiler kültürden anlamaz, sanatın yanından teğet geçerler. Gerektiğinde sanatçıya hep kuşku ile bakıp ondan uzak durmak bir yana sanatçıya dünyayı dar etmeye çalışırlar. Bütün bunlar yaşanırken basında sık sık duyardık. Eczacıbaşı sanatçılara özellikle de ressamlara yakın durur onların tablolarını satın alarak desteklerdi. Yani Eczacıbaşı bir ölçüde de olsa burjuva kültürünü sahiplenen bir tutum sergilerdi. İşte o Eczacıbaşı şimdi kalkmış bunca arıza yaratan AKP iktidarının ve de Recep Tayyip Erdoğan'ın politikalarını destekler mahiyette açıklamalar yapıyor. Anladık sıkıysa yapmasın, ertesi gün maliyeciler kapısına dayanır ve de bütün işini bozarlar ki, Eczacıbaşı da böyle düşünmüş olmalı ki, Recep Tayyip Erdoğan'ı debtekleyen açıklamalar yapıyor.

Recep Tayyip Erdoğan her şeyi bilir ya, geçmiş işadamlarının karşısına onlara diyor ki, "bir otomobil bile yapamadınız." İşadamları niye otomobil yapmak için yatırım yapsınlar ki? Sen iktidar olarak tek çivi bile çakmadan sıcak para ile devlet yönetmeye kalkar ve de bir sürü yandaş işadamını Karun gibi zengin eylersen işadamı daha işe başlar başlamaz para getirmeyecek alanlara niye risk alıp yatırım yapsın ki? Sen kalk İstanbul'un en güzel alanlarını ranta aç, elin şeyhine peşkeş çekip şeyhkondu yaptırt sonra da, neymiş; niye otomobil yapmıyorlarmış diye celallen. Türkiye'nin üretim yapan kurumlarını ne yaptın diye sormazlar mı adama? Bir tanesini bile bırakmayıp tek tek yok pahasına satan sen değil misin? Hem madem bu kadar meraklısın otomobil yapılmasına; oturacağın sayay yok muydu da Kaç/ak Saray yaptırıp milyarları toprağa gömdün? Niye bu paralarla otomobil üretecek bir fabrika yapmak aklının köşesinden geçmedi de şimdi kalkmış işadamlarına bilmem ne söylemeyi kendinde hak görüyorsun?

Sözün özeti kapitalistler ve bu kafada olanlar yöneticiler ülkenin gereksinimini göz önünde tutarak üretime yönelmezler. Onlar bir işe kaç lira koyarlarsa kaç lira kaldırırlar ona bakarlar. Bu yüzden de hem işsizliği önleyecek hem de ülke gereksinimlerini karşılayacak bir üretim onların neyine ki? Hem karşılarında bir satsatçı ve yandaşlarına havadan para kazandıran bir iktidar varken onlar niye pastadan daha çok pay almak için Ak patron haline gelmesinler ki? İşte böyle Türkiye'de olup bitenlerin özeti bu.

Bu yüzden de yükselip arşı âlâya çıktıklarını düşünenleri kanatlarından tutup indirmedikçe hiçbir sorun çözülemez.

Bu yüzden de 7 Haziran seçimleri bunları indirmek için bir fırsattır ve de bu fırsat mutlaka iyi değerlendirilmeli, oylar CHP'de toplanmalıdır.


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI


ANA SAYFA