YÜKSEL YÜKSEL YÜKSEL…
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
17 MART 2015
Sormak isteriz nereye kadar? Bazı şeyleri
insanın egosu ile açıklamak olasıdır ama bu bile bir yere
kadardır. Eğer bir yere kadar sınırı aşılırsa orada artık
patolojik bir durum söz konusudur. Recep Tayyip Erdoğan'ın
kendisini Kaf Dağı'nda gördüğünü cümle cihan bilmektedir
bilmesine ya onun sınırları bitmiyor ki. Bir bakıyorsunuz
kendisinin dışındakiler işe yaramaz, sünepe, iki koyunu
bile güdecek durumda değillerdir. Bir bakıyorsunuz ki,
geçmiş mikrofonların karşısına idam edilen devrimcİ ve
ülkücüler için gözyaşı dökmektedir, bir bakıyorsunuz ki,
herkes terörist, herkes hain, herkes ahlaksızdır.
Diyarbakır meydanında Kürt sorunu olduğunu kendinden
geçerek dile getirirken, aynı kişi Balıkesir'de "Ne Kürt
sorunu ya, neyin eksik kardeşim" diye sorabilmektedir.
Emir verir insanlar öldürülür, emir verir yargı tuzla buz
olur, emir verir devlet kademesi bir günde dağıtılır, emir
verir böcekçi çıkan korumaları darmaduman edilip yaka paça
gözaltına alınırlar, emir verir milyonlarca insan
dinlenir, emir verir bu kez de dinleyenler gözaltına
alınıp paralelci diye inlerine girilmeye çalışılır.
Havuzlar kurulur, paralar toplanır, TÜRGEV'e bağışlar
yapılır.
Başbakan olur yetmez, cumhurbaşkanı olur kesmez. Hatta
Başkan olmak bile kesmez de Türkiye'yi patron gibi
yönetmek isteyerek "Türkiye anonim bir şirket gibi
yönetilmelidir" der.
Hani düşünüyoruz. Bir insan daha nereye kadar yükselir?
Başı göğe değecek değil ya? Para ise para, mevki ise mevki
daha ne ister ki insanoğlu?
Kuşkusuz bu tür konulara daha bir aydınlık getirmek
psikologların işidir de, biz yine de bu denli savrulmayı
ve büyütülmüş çok büyütülmüş egoyu dünya görüşüyle
açıklamak isteriz de sonuçta bunu da yapamıyoruz. Hani
öyle olsa dünyanın birçok emperyalist ülkelerinde en
yüksek kademelerde bulunan kişilerde de böylesi kişilik ve
davranışlara tanık olmalıyız ki, ha diyelim bu eşyanın
doğasında var. Ancak yok işte. Bakıyorsunuz elin ülkesinin
yöneticisi ne bir koruma ordusu ile geziyor ne de
tantanalı, şaşalı bir davranış sergileyerek kendisi
gelmeden rüzgârı geliyor ve ortalık önceden bir güzel
hazırlanmıyor. Öyleki kimi devlet yöneticileri herhangi
bir vatandaş gibi toplutaşım araçlarına binip gidecekleri
yerlere giderken bizimkiler evinin avlusuna bile
çıkamıyorlar.
İnsanın bunlara, bunların burnu bulut çizme hallerine
bakıp "Yüksel yüksel ki, bu yer senin yerin değildir" diye
haykırası geliyor.
Bizler öteden beri Türkiye burjuvazisinin bir türlü
burjuva olamadığından dem vurur, burjuva kültürden bile
yoksun oluşlarını ve kabalıklarını eleştiririz. Bizimkiler
kültürden anlamaz, sanatın yanından teğet geçerler.
Gerektiğinde sanatçıya hep kuşku ile bakıp ondan uzak
durmak bir yana sanatçıya dünyayı dar etmeye çalışırlar.
Bütün bunlar yaşanırken basında sık sık duyardık.
Eczacıbaşı sanatçılara özellikle de ressamlara yakın durur
onların tablolarını satın alarak desteklerdi. Yani
Eczacıbaşı bir ölçüde de olsa burjuva kültürünü sahiplenen
bir tutum sergilerdi. İşte o Eczacıbaşı şimdi kalkmış
bunca arıza yaratan AKP iktidarının ve de Recep Tayyip
Erdoğan'ın politikalarını destekler mahiyette açıklamalar
yapıyor. Anladık sıkıysa yapmasın, ertesi gün maliyeciler
kapısına dayanır ve de bütün işini bozarlar ki, Eczacıbaşı
da böyle düşünmüş olmalı ki, Recep Tayyip Erdoğan'ı
debtekleyen açıklamalar yapıyor.
Recep Tayyip Erdoğan her şeyi bilir ya, geçmiş
işadamlarının karşısına onlara diyor ki, "bir otomobil
bile yapamadınız." İşadamları niye otomobil yapmak için
yatırım yapsınlar ki? Sen iktidar olarak tek çivi bile
çakmadan sıcak para ile devlet yönetmeye kalkar ve de bir
sürü yandaş işadamını Karun gibi zengin eylersen işadamı
daha işe başlar başlamaz para getirmeyecek alanlara niye
risk alıp yatırım yapsın ki? Sen kalk İstanbul'un en güzel
alanlarını ranta aç, elin şeyhine peşkeş çekip şeyhkondu
yaptırt sonra da, neymiş; niye otomobil yapmıyorlarmış
diye celallen. Türkiye'nin üretim yapan kurumlarını ne
yaptın diye sormazlar mı adama? Bir tanesini bile
bırakmayıp tek tek yok pahasına satan sen değil misin? Hem
madem bu kadar meraklısın otomobil yapılmasına; oturacağın
sayay yok muydu da Kaç/ak Saray yaptırıp milyarları
toprağa gömdün? Niye bu paralarla otomobil üretecek bir
fabrika yapmak aklının köşesinden geçmedi de şimdi kalkmış
işadamlarına bilmem ne söylemeyi kendinde hak görüyorsun?
Sözün özeti kapitalistler ve bu kafada olanlar yöneticiler
ülkenin gereksinimini göz önünde tutarak üretime
yönelmezler. Onlar bir işe kaç lira koyarlarsa kaç lira
kaldırırlar ona bakarlar. Bu yüzden de hem işsizliği
önleyecek hem de ülke gereksinimlerini karşılayacak bir
üretim onların neyine ki? Hem karşılarında bir satsatçı ve
yandaşlarına havadan para kazandıran bir iktidar varken
onlar niye pastadan daha çok pay almak için Ak patron
haline gelmesinler ki? İşte böyle Türkiye'de olup
bitenlerin özeti bu.
Bu yüzden de yükselip arşı âlâya çıktıklarını düşünenleri
kanatlarından tutup indirmedikçe hiçbir sorun çözülemez.
Bu yüzden de 7 Haziran seçimleri bunları indirmek için bir
fırsattır ve de bu fırsat mutlaka iyi değerlendirilmeli,
oylar CHP'de toplanmalıdır.
TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI
ANA SAYFA