
.jpg)
turgutkocak2009@hotmail.com
GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI
"HER GÜN "
BEDELLİ
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)
04 ARALIK 2014
Padişahlık dönemi ve Kurtuluş Savaşı öncesi en çok eleştirilen konuların
başında bedelli askerlik gelirdi. Denilirdi ki, yoksullar paraları
olmadığı için askere alınır, savaş ortamı da olduğu için bir giderlerdi
ki, imleri timleri belli olmazdı. Çoğu dönmez, dönenlerin büyük bir kısmı
ise ya ağır yaralanarak bacağını, kolunu kaybetmiş olurdu ya da çeşitli
hastalıklara yakalanmış olarak gazi.
Dönenler; döndüklerinde birde bakarlardı ki, evlerinin yerinde yeller
esmekte, eşlerini başkaları almış, özetle evlerini barklarını dağılmış
bulurlardı. Hak aramaya kalksalar onlara haklarını teslim edecek ortada ne
kurum ne de kuruluş bulabilirlerdi. Bu yüzden de acı bir yaşam sürerek
ülkelerini savunmaktan başka bir suçları olmayan gaziler yokluk ve
yoksulluk içinde ölüp giderlerdi.
Bu haksızlık öyküleri ile doludur Anadolu'nun dörtbir yanı. Bu yüzden de
vatan sevgisi, ülke sevgisi anlatılırken bu konuya sık sık değinilir,
eleştirilirdi. Denilirdi ki, ülkenin olanaklarından zenginler
yararlanacak, iş ülkenin korunmasına gelince bu işi zenginliklerden
zerrece yararlanmayan yoksullar yüklenmiş olacak, bu nasıl iştir? Yani
yeterli olmasa da Cumhuriyetten sonra ülkemizde bir ölçüde de olsa
hakkaniyeti benimseyenlerin sayısı da bir hayli çoğalmış sayılırdı.
Cumhuriyet yönetimi boyunca haksızlıklar olmaz mıydı? Elbette olurdu ama
haksızlık yine de yerle gök arası açıklıkta olmaz, zenginler askerlik
yaparlardı ama askerliklerinin kolay geçmesi için gelişmiş şehirlere
yollanır, askerlik sırasında ağır olmayan görev yerlerine gönderilirlerdi.
Halkımız bu kadar haksızlığı bilir bilir di de "bu kadar kusur kadı
kızında da olur" diyerek pek aldırmazdı. Cumhuriyet döneminde bedelli
askerlik uygulaması 1987 yılında Turgut Özal'ın ikinci kez iktidar olması
sonrasında çeşitli bahaneler ileri sürülerek uygulanmıştır.
Turgut Özal döneminde uygulanmasına da şaşırmamak gerek, çünkü Turgut Özal
için zenginler önemliydi, o zatı muhterem de zenginleri severdi.
Diyelim ki, orduda asker fazlalığı vardır. Bu fazlalık ve uzun dönem ülke
bütçesine de ağır yükler getirmektedir. O zaman yapılması gereken şey
paraları olanların askerlikten muaf tutulması değil, herkesin eşit şekilde
yararlanacağı bir indirime gidilmesidir. Ancak bu hemen bütün sermaye
iktidarlarının gündeminde değildir. Sermaye iktidarları sürekli olarak
vurgunlara, talanlara, hırsızlıklara göz yumduğu ve bizzat sözünü ettiğim
yolsuzluklar iktidar eliyle yapıldığı için ister istemez bütçe de sürekli
olarak açık vermektedir. Bu yüzden de iktidar neredeyse sinekten yağ
çıkarmak istercesine nereden ne para gelir hesabını yapar durumdadır ve
parası olanların parasını alarak onları askerlik yükümlülüğünden böylece
uzak tutmaktadır.
Yoksullara gelince; onların ne sürdürdükleri öğrenimleri vardır, ne
vazgeçilemeyecek denli önemli işleri. Durum bu olunca da yoksul halk
çocukları kolaylıkla kollarından tutulup yallah askere gönderiliverilirler.
Her bedelli askerlikten söz edildiğinde konu tartışılsa da eşitlik hakkını
zedeleyen bu durum sonunda sineye çekilip kabul edilir. Bu da demektir ki,
ülke bir tehlikeye girdiğinde ülkeyi savunması gerekenler yoksullardır,
kaymağından yararlanmaksa zenginlerin hakkıdır.
Gece ile gündüz arasındaki fark gibi bir fark ortadayken sistem adına kim
ne konuşursa konuşsun konuşmaları lafı güzaftır.
Yani özetle bedelli tartışmasına son noktayı koymak gerekirse bu da öteki
tüm adaletsizlikler gibi bir adaletsizliktir, kapitalist sistem var olduğu
sürece de önüne geçmenin olanağı yoktur.
TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI
ANA SAYFA |