
.jpg)
turgutkocak2009@hotmail.com
GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI
"HER GÜN "
ÖZGÜVEN
TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKANI)
26 EKİM 2014
Dün Ahmet Davutoğlu Kayseri'de halka
seslendi. Konuşmalarının içeriğine baktığınız zaman baştan
sona konuşmasının içeriğinin palavradan ibaret olduğunu
görüyorsunuz. Ne olmuş? Bu hırsız sürüsünün birileri
özgüvenini yıkmak istemişmiş. İşte buradan kalkarak Bir
Gün Gazetesi de şöyle bir başlık atmış. 'Ne güzel
çalıyorduk özgüvenimiz kaçtı!' Başbakan Ahmet
Davutoğlu'nun bütün konuşmasının gerçekte özeti budur. Bir
Gün gazetesi öyle bir vurucu başlıkla özetlemiş ki, bu
gazeteye teşekkür etmek gerek.
Özgüveni kaçmış olan Davutoğlu halka ne diyor?
"Bizim özgüvenimizi yıkabilirler mi?
Orada toplanmış olan AKP'lilerden nasıl bir yanıt geldi,
coşkulu muydu, yoksa utangaç utangaç mıydı anlayamadım ama
hiç de Davutoğlu'nu coşkulandıracak cinsten olmadığı çok
belli oluyordu. Her şeyden önce 3 Kasım 2002 tarihinden bu
yana AKP'nin kendine özgüveni olduğunu düşünen varsa beri
gelsin diyorum. Çünkü özgüveni olan bir iktidar
emperyalistlerin oyuncağı olmaz. Özgüveni olan bir
iktidarın başındaki kişi BOP'un Eşbaşkanı da olmaz.
Özgüveni olan bir iktidar demokrasiyi budaya budaya faşist
diktatörlükle de taçlandırmaz. Oysa AKP öyle midir? Bu
saydıklarımın hepsini misli misline gerçekleştirmiş bir
iktidardır ve de korku içinde olduğu için kendisine
özgüveni de söz konusu değildir.
Polis sayısını 350 bine çıkarmış, sayısı 150 bin olan
jandarmayı da İçişleri Bakanlığı'na bağlamak isteyen bir
iktidarla ilgili olarak çok şey düşünmeliyiz çok. Gerçekte
AKP böylelikle TSK'ya karşı paralel bir güç oluşturmak
istemektedir ki, işte bu yol çok tehlikelidir çok.
İktidara geldiği günden bu yana çalma, çırpma, vurgun,
soygun, ihale yolsuzluğu, nüfuz ticareti gırladır. Oysa
AKP, iktidarının ilk günlerinde ne diyordu? Her türlü
yolsuzlukların hortumunu keseceğiz. Ne oldu peki? Bütün
vurgun hortumları iktidarın işbilirlerine bağlandı. Kısaca
malı götürdükçe götürüyorlar. Bunlarda ne Allah korkusu
var ne de kanun. Allah korkusunu geçtik, kanunların
yaptırımlarını da hiçe saydıkları için kendileriyle ilgili
söylenenler bir kulaklarından giriyor öteki kulaklarından
çıkıyor.
AKP iktidarı bu ülkenin duyarlılıklarını dağladı. Öyle ki,
ne yaşarsak yaşayalım hemen herkes olağan karşılıyor.
Sabahın beş buçuğunda otelden Soner Yalçın gözaltına
alınıp götürülüyor, bu durum her nedense çok olağan bir
şeymiş gibi kanıksandığı için kimsenin gıkı çıkmıyor. Bir
iktidarın ne olup ne olmadığını Soner Yalçın'ın gözaltına
alınması bile anlatmaya yeter de artar bile ama her
nedense duyarlılıkları dağlanmış olanlar olup bitenleri ne
görüyor ne de duyuyor.
AKP iktidarı emperyalist dünya ile oynaşa oynaşa ülkeyi
cehennem ateşinin içine attı desek yeri. Güney ve
Güneydoğu sınırlarımıza baktığımız zaman bu gerçek açıkça
belli oluyor. Çöken AP'nin dış politikası yüzünden at izi
it izine karışmış durumda. ÖSO'yu oluşturan El Kaideciler
Reyhanlı'yı bombalayıp onlarca yurttaşımızın ölümüne sebep
olurlarken kent ise savaştan çıkmışa dönüyor. IŞİD'ı
besleyip büyüten bu iktidar. IŞİD dönüp Türkiye'ye yönelik
saldırganlıklarda bulunuyor. Bu iktidar Rojava'da yaşanan
olayların farkında bile değil. Muhterem yurtdışı
gezisinden dönerken muhteşem uçağında gazetecilere ahkam
kesip diyor ki, PYD'lilerin bölgede olup bitenleri
yönetecek akılları yok, onlara akal veren bir üst akıl
var. Bunu anlayamayacak ne var Sayın muhterem; şimdiye
kadar size kim akıl veriyorsa onlara da akıl veren aynı
güçler.
Üstelik bu gerçeği ne PYD'liler ne de Kürtler saklıyor.
Sizse kalkmış halkımıza sallama sözler söylemeye devam
ediyorsunuz.
Bize göre Kürt politikasını bu noktaya getirmiş olanlar
ister PKK'liler ister HDP'liler, isterse öteki yapılar
olsun hepsinin politikası; nasıl AKP'nin politikası iflas
etmişse, iflas etmiştir. Onları düştükleri bu çukurdan
ancak ve ancak sınıf mücadelesine yeniden dönüş ve eşit,
özgür yurttaşlık temelinde ortak vatanda birleşmek
kurtarabilir. Yoksa Yüksekova'da sivil olarak alışveriş
yapmak üzere çarşıya çıkan üç askerimizi arkadan gelip
katlederek amaçlarına ulaşmak istiyorlarsa bilinmelidir
ki, büyük bir maceraya oynamaktadırlar. Önümüzdeki
günlerde de benzer yöntemlere başvurulacağı bellidir.
Anneler ağlamasın propagandası ile bu şekilde sürdürülmek
istenen ne AKP'nin politikası ne de PKK-HDP ve öteki
örgütlerin politikası sürgit devam ettirilemez.
Önceki dönemde Recep Tayyip Erdoğan'ın Akilleri şimdi ise
Ahmet Davutoğlu'nun akilleri konumunda bulunan bazı
isimleri de Türkiye halkına ve devrimcilerine açıkça ilan
etmek gerekiyor.
Bugün KESK'in başındaki kişi Lami Özgen, derhal bulunduğu
mevkiden istifa ederek KESK gibi bir örgütü daha fazla
zorlamamalıdır. Celalettin Can orada burada kendisini
78'lilerin sözcüsü gibi göstererek 78'lilere daha fazla
gölge düşürmesi önlenmelidir.
Etyen Mahcupyan şimdi Ahmet Davutoğlu'nun
Başdanışmanlarından olmuştur. Türkiye kamuoyu ve
devrimcileri bu kişiyi de bir kenara not etmelidir.
Oral Çalışlar asla unutulmamalı Türkiye geniş emekçi
yığınlarını olmayacak oğlana don biçerek kandırmaya
çalışanların ipliği pazara çıkarılmalıdır.
Bugünlerde özgüvenden söz eden Ahmet Davutoğlu'na gelince;
insan Türkiye'de olup bitenlere bir bakar sonra da kalkıp
gereğini yapar.
Bütün bu gerçekler ışığında sizlerin Türkiye halkının
karşısına çıkacak yüzünüz bile olmamalı olmasına ya, ne
edelim ki, sizi bu halinizde bile desteklemekten
vazgeçmeyen epey bilinçli ve sizin ayak izlerinizde
otlayan kimse var.
TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI
ANA SAYFA |