turgutkocak2009@hotmail.com

GENEL BAŞKANIMIZ TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN YAZILARI

"HER GÜN"


SÖYLEYENE DEĞİL, SÖYLETENE BAK

TURGUT KOÇAK (GENEL BAŞKAN)

04 AĞUSTOS 2014

Hani derler ya, "Söyleyene değil söyletene bak" diye, Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul mitinginde benzer şeyler oldu. Bu muhterem için ne Başbakan olmak, ne Cumhurbaşkanı Adayı olmak, ne şu, ne bu hiçbirisi önemli değilmiş. Muhterem için önemli olmak Kasımpaşalı olmakmış. Eğer yağdanlıklar; Recep Tayyip Erdoğan'ın Kasımpaşalılığına başka bir sıfat yüklememiş olsalardı bizde önemsemez geçer giderdik. Anımsıyorsanız Recep Tayyip Erdoğan'ın Kasımpaşalılığı öyle Kasımpaşa'da oturanların Kasımpaşalılığı gibi değil. Hani bir zamanlar Kasımpaşa kabadayıları ile ünlüydü ya, işte Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan Kasımpaşalı betimlemesi ne yazık ki, bu yöndeydi. Bu betimleme muhteremin de hoşuna gitmiş olmalıydı ki, hiç sesini çıkarmadı, kalkıp kimseye ne yapıyorsunuz, beni niye Kasımpaşa kabadayılarına benzetiyorsunuz demedi. Konuşması değişikti ama biraz daha değişti. Yürümesi de değişikti ama biraz daha yampirileşti ve de yağcıların betimlediği Erdoğan figürü cuk diye yerine oturdu.

Söyleyene değil, söyletene bak dedik ya işte Recep Tayyip Erdoğan'ın Maltepe/İstanbul mitinginde bu sözlere bir anlam bindirmeden edemedik. Hani katiller vardır, cinayet işledikleri yere kan tutar yeniden gelirlermiş ya sanırız Recep Tayyip Erdoğan'ı da kana benzer bir şey tutmuş olmalı ki, kendisinde bula bula bir tek özellik olarak Kasımpaşalılığı buldu ve önündeki mitink dinleyicilerine bu yanı ile övünmek gereği duydu. Kendisi için önemli olan şeyin Kasımpaşalılık olduğunu söyledi. Tabi sözünü ettiği Kasımpaşalılık, Kasımpaşalı yurttaşlarımız gibi, işçi, esnaf, memur kısacası ekmeğini alınteri dökerek kazanan Kasımpaşalılar değildi. O Kasımpaşalı Türk filmlerinden iyi tanıdığımız, narası kulaklarımızda Kasımpaşalılıktı fakat; Recep Tayyip Erdoğan salt Kabadayı hali ile dönmüyor, sizin anlayacağınız istese de dönemez. Dönemez çünkü Karun kadar zenginleşmiştir. Kasımpaşa'da değil ama İstanbul'un en güzel yerlerinde ve başka başka yerlerde villalar, çiftlikler sahibidir. Parası da ganidir. Yani özetle; bütün sıfatlarından arınsa Kasımpaşa sokaklarında şöyle bir boy gösterse Kasımpaşalılarla artık hiçbir benzerliğini bulamayacaktır. Bulamayacaktır çünkü hiçbir Kasımpaşalının adı ne hırsızlığa çıkmıştır ne de yolsuzluğa bulaşmıştır. Yüce Rabbim Kasımpaşalılara verdikçe de kesinlikle vermiyordur. Yani biz söyleyene değil söyletene bak derken kastettiğimiz şey tabiki de Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimleri kazanamayıp insani sıfatlar bakımından tı teber Kasımpaşalılığa döneceğidir ama zenginliği hariç.

Hani bir söz vardır; "vermemiş mabut ninesin mahmut" diye. Recep Tayyip Erdoğan'ın durumu o hesap, ne yapsanız bu "uzun" adamdan ortaya alçakgönüllü, hatırnaz birisini çıkaramazsınız. Diline İstiklal Marşını dolamış, karşısında bulduğu hazır dinleyicilere marşın on kıtasını da okuyuverdi. Arkasından da aklınca Ekmeleddin İhsanoğlu'nu benzetmeye kalktı. Yok, porofösör müymüş de ney miş de diye. Başlayınca adam durmuyor ki, diline bir "Monşer" sözcüğü dolamış vatanı da bu toprakların has evlatlığını da kimseye kaptırmıyor. Gerçi bizler, AKP'nin 12 yıllık iktidarı döneminde ne ülke satıcılığı gördük ne ülke satıcılığı saymakla bitmez ya neyse. Ha bir de gönüllere seslenip kendisini dinlemeye gelenlere acındırmak için laflar etmiş, ölüm mölüm gibi bir şey. İstanbul'u öylesine seviyormuş ki, vasiyetiymiş İstanbul'a gömülmek. Gerçi bizde bu tür davrananlara karşı anlatılacak öykü çoktur ama onu da bir başka günkü yazımıza bırakalım. Bir de mitingini fatiha okuyarak bitirmiş. İnsanın bu ikiyüzlülüğe isyan edesi geliyor. Her türlü zalimlik bunlarda, Suriye'de, Irak'ta, Libya'da insanlar hâlâ dinci katiller tarafından katlediliyorlarsa burada Recep Tayyip Erdoğan'ın payının ne kadar yüksek olduğunu kimse inkâr edemez. Benzeri kan gölünü bir de Türkiye de yaratırsa kimse şaşırmamalıdır. Önceki gün Allahüekber bağırtıları ile Gaziosmanpaşa İlçesi Karayolları Mahallesi'ndeki IŞİD'çı saldırganların yaptıklarını unutmayalım. Eee o Recep Tayyip Erdoğan ki, Kemal Kılıçdaroğlu'na Alevi, Selahattin Demirtaş'a Zaza, Ekmeleddin İhsanoğlu'na Mısır'da doğdu diye neredeyse hain diyecek kadar ileri gitmiş ve de böylesine ayrımcı bir dil kullanan birini bizim işimiz de gerisin geri sıfatlarından soyundurarak tekrar o çok övündüğü Kasımpaşalı haline döndürmek olmalıdır.

Yalnız kendisini taşıdığı sıfatlardan soyundurarak değil, aynı zamanda da zenginliklerinden de arındırarak cıbır bir Kasımpaşalı olarak yollamak boynumuzun borcu olmalıdır.

O zaman görelim, devlet olanaklarıyla çevre kentlerden ve İstanbul'un her semtinden adam taşıyarak mitink nasıl yapılır, her tarafa bir dudağı yerde bir dudağı gökte Recep Tayyip Erdoğan fotoğrafları asılırmış?

Recep Tayyip Erdoğan İradeli (?),

Recep Tayyip Erdoğan milletin adamı (?),

eeee biz neyiz peki?

Topumuz bir acar yiğit ya da sümüklü bir Keloğlan kadar da mı olamayız?

Ne dersiniz, bir masal devi gibi güçlü olduğu algısı yaratılarak karşımıza çıkarılan onca yolsuzluk, onca çalıp çırpma, onca hukuksuzluk, onca zulüm şahsında somutlanan Recep Tayyip Erdoğan'ı Çankaya yolunda durduramayacak mıyız?

Bunun için ille de bir acar yiğit ya da sümüklü bir Keloğlan mı olmamız gerekiyor?

Yanıt çok net.

DEVRİM KİTLELERİN ESERİDİR O KADAR.


TURGUT KOÇAK YOLDAŞIN "HER GÜN" BAŞLIKLI ÖNCEKİ YAZILARI


ANA SAYFA